İlk anti-sanat olarak kabul edilen Dadacılık, Avrupa çıkışlı bir akım olmasına ve 1916-1922 arasına tarihlenmiş olmasına rağmen, 1950’lerde ABD’de Neo Dada ile, 1960’lar ve sonrasında ise Happening, Performans Sanatı ve Kavramsal Sanat ile etkileri çok uzun sürmüş bir akım/felsefedir.
Fütüristlerin ve Dadacıların gürültü müziği ile, uğultu ile, müzikal olmayan sesin anlatımcı nitelikleri ile ilgilenmeleri ve bunun üzerinde araştırma yapmış olmalarının John Cage’in öncü denemelerine giden yolu açtığı düşünülüyor (1, sayfa 140, 141).
Neo Dadacılar izleyiciyi geleneksel estetik değerlerin ötesine bakmaya teşvik etmeye; çelişkilerin, saçmanın, karışık sinyallerin arkasında yatan anlamı düşünmeye yönlendirmek istemiş; izleyicinin eserleri karşısında hislerine değil, aklına müracaat etmesini tercih etmişlerdir. Ana amaçları güzel sanatların sınırlarını genişletmek olmuştur.
Müzikte radikal inovasyonları ile tanınan Arnold Schoenberg’in talebesi, ABD’li müzik teorisyeni, yazar, eğitmen, Savaş sonrası avangard sanatçı John Cage (1912-1992), müzik enstümanlarının standart dışı kullanımını gündeme getirmiş, piyanonun tellerinin ve çekiçlerinin aralarına ve üzerlerine objeler koyarak piyanonun sesini değiştirmiş, bu yolla 1946-48 yılları arasında Sonatlar ve İnterlüdler adlı ünlü bestelerini yapmıştır. Daha sonra ise piyanonun sesini tamamen kesmişti. 1952’de sahnelediği 4’33’’ ile Neo Dada’yı başlattığı düşünülür. Bir piyanist sahnede 4 dakika 33 saniye boyunca hiçbir şey yapmadan oturmuştu. İzleyicilerin sadece çevresel sesleri dinlediği bu eser, kompozisyona, performansa ve müziğin kendisinin statükosuna bir saldırı olduğu gibi rastlantısallığa da bir değer atfetmedir. Rastlantı, geleneksel kodlanmış yapılar ve beklentilerden kurtulma imkanıdır. Cage eserlerinde sessizlik, belirsizlik ve rastlantısallığı bir arada kullanmıştır. Önermesi, mutlak bir sessizliğin imkansız olduğudur. Ses ve müzik yaşamın her anında mevcuttur ve duymak isteyenlere açıktır. Gündelik hayatın tüm seslerini, müzikal olmayan sesleri de dinlemeyi önerir. Bu, hiyerarşik olmayan bir dinlemedir.
Performans kuramcı ve uygulamacıları, plastik sanatlarla uğraşanlar da rastlantıyı, konvansiyonel kodlanmış yapılardan kurtulma imkanı olarak değerlendirmektedirler (1, sayfa 46).
Bağlamından kopararak sunmak, çok çağdaş bir yöntemdir.
Leave A Reply