Napoli’de, Capodimonte Müzesi’nin bir bölümünde şu yazı vardır:
“Bu bölümde, Oryantal ve egzotik temalara ayrılmıştır. 18. yüzyılın başlarında keşif gezileri, Yeni Dünya’nın keşfi ve sömürgecilik ile gelişen bir zevkin ürünlerinden yapılan bir seçki sergilenmektedir. Napolyon’un Mısır ve Suriye seferlerinden sonra (1798-1801) Oryantalizm moda olmuş; tarihi, sosyal ya da efsanevi temaların erotik betimlemelerle süslenmesi yaygınlık kazanmıştır.”
“Annemle babam iyi bir eğitim almamı, varoşlardaki Araplara, ipsiz sapsızlara benzemememi istiyorlardı…’İyi yetiştirdim ben evlatlarımı, o Cezayirlilere benzemesinler diye uğraştım, en kötüsü onlar biliyorsun değil mi, Cezayirliler, Faslılarmış, Araplarmış.’ Annemin daimi telkinleri doğrultusunda Araplardan ya da aşırı yoksul komşularımızdan üstün olduğuma sonuna dek inanarak büyümüştüm.” Sayfa 78.
“’Zeki çocuk yani belli oluyor, iyi okullarda okuyacak, sonra da kesin (onu en mutlu eden buydu), kesin zengin olacak.’ O ki, kendi dediğine göre, burjuvalardan neredeyse Araplar ya da Yahudiler kadar nefret eden adam, benim onların safına geçtiğimi görmek istiyordu.” Sayfa 84, 85.
“Babam haberlere yorum yapardı: Ağzına sıçtığımın sarıklıları, memleketin içine sıçtılar, hale bak, paso Arap dolu haberler. Fransa falan tarihe karıştı tarihe, Afrika’nın göbeği artık burası.” Sayfa 86.
“Annem soruyordu: Niye ırkçı oldu bu adam, bak ben ırkçı değilim mesela, tamam Araplarla siyahlara her şeyi serbest bıraktılar, devletin parasını, bizim paramızı hep bunlar alıyor ama hepsini öldürelim, asalım falan da demiyorum ki canım, babana sorsan hepsini kamplara göndermek lazım.” Sayfa 92.
“Bir gör Amiens’in halini, her tarafta siyahlar, sarıklılar, Araplar, sanırsın Afrika’ya geldin. Sakın gideyim falan deme o şehre, daha garda soyarlar adamı.” Sayfa 154.
Eddy’nin Sonu, Edouard Louis, Can Çağdaş, 2021.
Leave A Reply