19. yüzyıl Almanya’sında son büyük pogromunun yaşandığı yılda, 1819’da doğan Köln’lü bir Yahudi olan Offenbach, Fransa’yı yurt edinmişti. Başarısının zirvesindeyken bile antisemitizmle karşılaşmıştı. Karikatürler onu uzun ve çarpık burunlu çizerek Yahudiliğini öne çıkarırken, birçok eleştirmen de “ticari” müziğini “Yahudi işi” olarak nitelendirirdi. Karısını muhtaç bırakmasından ötürü, “en berbat Yahudi tipi” olduğu söylenirdi. Onu Fransa’ya çeken şey, Yahudilere daha geniş özgürlükler tanımasıydı!!!.
Avrupalılar, Orlando Figes, YKY, 2020. Sayfa 279.

Alma Mahler, Oskar Kokoschka, 1912.
Tam ismi Alma Maria Mahler Gropius Werfel olan Alma, hayatında önemli rol oynamış kişilerin neredeyse tümü Yahudi olmasına rağmen antisemitik söylemleriyle bilinir.
Fotoğraf: arthive.com
“İkinci Viyana Okulu bestecileri (Arnold Schönberg ve öğrencileri, Alan Berg, Anton Webern’in içinde olduğu bir grup besteci) arasında, en yeteneklisi ve özgünü Webern’dir. Ama elbette Yahudi değil o, dolayısıyla pek kimse ilgilenmiyor,” dedi Alma Mahler.
“Ama opera yazmamış ki,” dedi Golo.
“Kimse böyle bir şey istememiş de ondan. Neden istememişler? Çünkü Yahudi değil!”
“Karım birkaç kadeh içince, Yahudi ırkı hakkında kötü sözler söylemekten hoşlanır,” dedi Werfel.
Sihirbaz, Colm Toibin, Sia Kitap, 2022. Sayfa 336.
Yahudi kasabın hahamca dini yeterliliği sınanmış, Musa’nın yasasına göre kesilebilir hayvanı Talmut’un ilkelerine göre öldürmek için onun onayını almış…..törensel görevini yerine getirirken, ayakları bağlanmış ama bayıltılmamış hayvana koca satırıyla nasıl saldırıp boyun omurgası hizasına nasıl isabet ettirdiğini, uşağın fışkıran sıcak kanı nasıl çabucak kaselere topladığını..…Hıristiyan kasaplar, hayvanlarını öldürmeden önce bir topuzla bayıltırlardı ve bu ilke, hayvana eziyet ve vahşet olmasın diye konmuştu.
Birçok zeki Yahudi gibi Naphta da içgüdüsel olarak hem ihtilalci hem de aristokrattı; sosyalist – aynı zamanda da kibirli ve asil, kapalı ve kuralcı yaşama biçimlerine katılmak rüyasıyla dopdolu.
Yahudilik, Katolikliğe çok daha yakındı,…..bir Yahudi’nin Roma Kilisesi’ne geçişi, bir Protestan’ınkinden çok farklı, düşünsel olarak kesinlikle daha zorlamasız bir süreç ifade eder.
Büyülü Dağ II. Cilt, Thomas Mann, Can Yayınları, 1998. Sayfa 113, 114, 117.
Leave A Reply