“Amerika göçmenlere karşı her zaman Avrupa’dan daha nazik olmuştur. Bunun sebebi Avrupa ülkelerinin dışlamak, Amerika’nın ki ise dahil etmek üzerine kurulmuş olması. Avrupa ülkeleri birbirine benzer ülkelerle çevrili ama Amerika’nın yanında aslında hala gelişmekte olan Meksika var. Bu da göç ve sınırla ilgili farklı bir psikoloji yaratıyor. Doğu Avrupa’da Avrupa’nın Meksika’sı. Irk hariç tabii, Doğu Avrupalılar beyaz Meksikalılar değil.” (1).
“Latin Amerika’nın siyahlıkla karmaşık bir ilişkisi var; bu ilişki kendi kendilerine anlattıkları ‘hepimiz mestizoyuz’ hikayesi ile gölgeleniyor. (Mestizo, Avrupalı ve Amerikan yerlisi soyundan gelen kişilere deniyor. Meksika’da bağımsızlık mücadelesi sırasında “mestizo”luk, ne tam İspanyol ne tam Amerikan yerlisi ama her iki etnisiteden de özellikler taşıyan yeni bir ulusal kimlik olarak benimsenmiştir.) Meksika’da durum, beyazların açıkça ayrıcalıklı olduğu Guatemala ve Peru kadar kötü değil. Dünyanın her yerinde yerli siyahlar her zaman yerli olmayan siyahlardan daha kötü muamele görüyor.” “Fransa’da Togolu ebeveyn tarafından büyütülen biri, Paris’e gittiğinde ana dili İngilizceymiş gibi davranıyor, çünkü tezgahtarlar Fransızca konuşmayan siyahlara daha iyi davranıyorlar.” (2).
“Obama’nın annesi beyazdı. Ama ırk biyoloji değildir; ırk sosyolojidir. Irk genotip değildir; ırk fenotiptir. (Genotip, genlerin çekirdeğini ve genel yapısını belirlemede kullanılan bir tanımken, fenotip gözlemlenebilir özellikleri kapsar.) Irkçılık mantıksız bir kavramdır, çünkü nasıl göründüğünüzle ilgilidir. Amerika’da ırkınızın ne olduğuna siz karar veremezsiniz. Buna sizin adınıza karar verilir.” (3).
“Çeşitlilik kavramı farklı gruplara farklı şeyler ifade eder. Beyaz biri bir mahallede çeşitlilik olduğunu söylüyorsa, kastettiği o mahallede %9 oranında siyah yaşadığıdır. Oran %10’a çıktığı an beyazlar taşınır. Siyah bir kişi bir mahallede çeşitlilik olduğunu söylüyorsa, o mahallede %40 oranında siyahın yaşadığını kastetmektedir. Bazen “kültür” dediklerinde ırkı kastederler. Bir film için “ana akım” dediklerinde “beyazların sevdiğini ya da çektiğini” kastederler.” (4).
“Oprah artık siyah değil, sadece Oprah. O, siyahlardan nefret edilen yerlere gidebiliyor ve bir sıkıntı yaşamıyor. Obama da artık siyah değil, sadece Obama. Obama’nın annesi beyaz olmasaydı, beyaz bir büyükanne ve büyükbaba tarafından büyütülmeseydi, Georgia’lı sıradan bir siyah olsaydı durum değişirdi. Amerika, asıl Georgia’lı sıradan bir siyah başkan olduğunda gerçek ilerleme kaydedecek.” (5).
“Yenilenmiş 200 yıllık tahıl ambarı Avrupalıların hoşlanacağı bir şey. Burada hiçbir anlamı yok. Ama bu anlaşılır bir durum elbette, çünkü biz Üçüncü Dünya insanıyız ve Üçüncü Dünyalılar ileriye bakar, her şeyin yeni olmasını ister; çünkü bizim için en iyi hala ileride, oysa Batı en iyiyi geride bıraktı ve bu nedenle geçmiş onlar için bir fetiş.” (6).
“Amerika’da, özellikle 19. yüzyılın ikinci yarısında afyon kullanımının kriminalizasyonu, siyahlara ve başta Çin olmak üzere Asya kökenlilere yönelik ırkçı önyargılara karışarak yaygınlaşır.” (7).
Yararlanılan Kaynak
(1) Amerikana, Chimamanda Ngozi Adichie, Doğan Kitap, 2023. Sayfa 340.
(2) A.g.e., sayfa 411.
(3) A.g.e., sayfa 419.
(4) A.g.e., sayfa 434.
(5) A.g.e., sayfa 439, 440.
(6) A.g.e., sayfa 531.
(7) Mutfakta Tarih, Burak Onaran, İletişim Yayınları, 2022. Sayfa 150.
Leave A Reply