Schopenhauer, ‘acıyı hissederiz, acısızlığı değil,’ der. Yolunda giden şeyler dikkatimizi çekmez. Dikkatimiz, olumsuzluklara yöneliktir. Beynimizin hayatın küçük bir bölümünü kaplayan olumsuzu fark etmedeki gücü olumsuzluk yanlılığı (negativity bias) olarak adlandırılır. Beynin hayatın çoğunu kaplayan olumlu olaylara ilgisizliği olumlu-olumsuz asimetrisi olarak adlandırılır. Olumsuz güçlüdür, olumlu ise güçsüz. Olumsuz olumluya göre baskın, çarpıcı ve etkilidir. Olasılık teorisine (prospect theory) göre, örneğin para kaybetmenin üzüntüsü, aynı miktar parayı kazanmanın mutluluğunun iki katından daha fazladır. Bu olgu, kayıptan kaçınma olarak da adlandırılır. Çiftler arasında tek bir eleştirinin telafisi için en az beş olumlu görüş ya da yapıcı davranış gerektiği söyleniyor. Dikkatli olmamız lazım. Kendini kanıtlamak, karşıdakinin güvenini kazanmak zordur ve zaman alır. Ancak kazanılan güveni yıkmak çok kolaydır.
Memnuniyet nadiren, şikayet ise sıklıkla dile getirilir. Olumsuz duyguları yansıtan yüz ifadeleri daha çarpıcı, dikkat çekicidir; kalabalıkta kızgın bir yüzü mutlu bir yüzden çok daha çabuk görürüz. Kızgın bir yüz, saniyenin onda birinde, hızla algılanır. Türkçede de olumsuz duyguları ifade eden pek çok deyim vardır.
Duyguların oluşumunda temel rol oynayan üçlü yapıya limbik sistem adı verilir. Limbik sistem, hipokampus, talamus ve amigdala‘dan oluşmuştur. Bu mekanizma alt beyinde bulunur. Amigdala, güvenliği sağlamaktan sorumludur. Geçmişe yönelik taramalar yapar; geçmişinde köpekle ilgili olumsuz kayıtlar varsa amigdala bu kayıtlardan yola çıkarak köpeği güvenliği tehdit edici bir unsur olarak görür ve korku duygusu ortaya çıkar. Amigdala nöronların üçte ikisini olumsuzluğu fark etmek için kullanır ve öğrendiklerini uzun dönemli hafızaya atar. Sinir sistemimizin olumsuzluğa verdiği bu önemin 4 nedeni vardır:
*Öncelik, hayatta kalmaktır.
*Olumsuz durumlar genellikle aniden oluşur ve hızlı tepki gerektirir.
*Olumsuz durumlar daha atak, agresif olur. Maruz kalması kolaydır ve etkisi çok şiddetli olabilir.
*Olumsuz durumlar karmaşıktır, organizmayı düşündürür.
Beynimiz olumsuz uyaranlara daha şiddetli tepki verir. Bebek hayata olumsuz duyguları ifade ederek başlar: İlk ifade edilen duygular 0-2 ay arası sıkıntı ve heyecandır. İlk olumlu duygu olan zevk 3 aylıkken; kızgınlık, iğrenme ve korku 6 aylıkken; mutluluk ve sevgi gibi diğer olumlu duygular 12 aylıkken görülür.
Ama boş yere çalan alarm zilleri bağışıklık sistemini zayıflatır.
Olumlu bir yaşantının uzun dönemli hafızada yer etmesi için en az 20 saniye buna dikkat edilmesi gerekir. Olumlu hislerin geçip gitmesine izin vermeyip onlara odaklanmak gereklidir. Olumlu yaşantılar, ‘çok güldük bakalım başımıza neler gelecek’ diye kaygıyla beklenmemesi gereken durumlardır.
Uyumadan önce beyin öğrenmeye açık olur. Gün içinde yaşadığımız güzel anları hatırlayıp beynimize yerleştirmek, fiziksel ve ruhsal sağlığımız açısından faydalıdır.
Yararlanılan Kaynak
Türk’ün Kalbi Nasıl Çarpar, İdil Sevil, Doğan Novus, 2021. Sayfa 139-145.
Leave A Reply