
Konstantinopolis’e Antoine Helbert’in gözü ile bakış.
Fotoğraf:www.antoine-helbert.com/…/byzance-scenes.
- Araba yarışları simgesel ve siyasi bir öneme de sahipti: Geç Antik dönemde imparator devlet arabasının evrensel sürücüsü idi.
- Takımlar, bazı açılardan gerçek anlamda askeri rakipler gibiydiler. Bizans imparatoru, yarışlarda takımlardan birini veya diğerini desteklemekle beğeni toplar, hoşnutsuzluk yaratan önlemlerin neden olduğu etkileri düzeltirdi.
- İlk önceleri Maviler, Beyazlar, Yeşiller ve Kırmızılar olarak dört takım vardı. Bir zaman sonra Beyazlar, Mavilere ve Kırmızılar da Yeşillere katıldılar. Yarışçılar Zodyak’ın 12 burcunu simgeleyen 12 kapının gerisinde yerlerini alıyorlardı. İmparator, locasından beyaz mendil sallayarak yarışları başlatıyordu.
- Arabalar spina etrafında 7 kez dönüyorlardı. Yedinci turda imparator locası kathisma’nın önüne ilk gelen sürücü yarışı kazanıyordu. Araba yarışları sonucunda yarışı kazanan sürücülere gümüş ve altın yapraklarla yapılmış taçlar veriliyordu. Tur sayısını tespit için 7 yunus Hipodrom’un yuvarlak kısımda, 7 yumurta düz tarafta bulunurdu. Bizanslılar yunusun dünyanın en hızlı yaratığı olduğunu düşünüyorlardı. Bir tur bitince baş aşağı olan yunus düz hale getiriliyordu.
- Yarışlarda Hipodrom takımların rengi ile ve hurma dalları ile süsleniyordu. Atların gövdeleri de boyanıyordu. Arenanın zemini, kumdu. 1958 yılında Ben-Hur filmi için yaptıkları araştırmalarla kültür tarihçileri önemli bulgulara ulaştılar. Kum tabakasının yüksek olmaması gerektiği ortaya çıktı. Yan yana 4 araba yarışırdı. Spinaya yakın olan, mesafe açısından şanslıydı ama çok keskin viraj almak zorundaydı. İlk müsabakadan sonra zemin mahvoluyordu. Toz ve çamur sorun yaratırdı. Zemin hafif ıslatılıp biraz kuruduktan sonra yarış başlıyordu. Arenanın yanında su tahliye kanalları olurdu.
- İmparator Hipodrom’a girince alkışçılar, alkış ve övgü ile imparatoru karşılardı. Bu kişilere hem İmparator hem de takımlar para verirdi. Hipodrom’da soylular, askerler, esnaf, kadınlar gibi hiyerarşik oturuluyordu.
- Aynı günde birden fazla yarış/eğlence yapıldığı da olurmuş. 9. yüzyıldan sonra araba yarışlarına ilgi düşmüş. Bazı imparatorlar da yarışlara katılmışlardı, Basileus güreş yapmaya çıkmıştı. 1204’den, Latin İstilasından sonra araba yarışı yapılmadı.
- Hipodrom’da halk yer, içer; gösterileri izlerken hem eğlenir hem de siyasi anlaşmazlıkları dile getirme fırsatını bulurdu. Hipodrom’da yarışlar sırasında patlayan; Yeşiller ile Mavilerin mali önlemlere karşı ittifak yaptığı; sonradan halkın tümüne yayılan; askerler tarafından zorlukla bastırılan ünlü Nika İsyanı 532 tarihlidir. Nika, araba yarışlarında şampiyonları teşvik etmek için yapılan tezahürattı.
- Atların süvarisiz yarıştırıldığı da olurmuş. Yerdeki çivili tahtalar batınca atlar daha hızlı koşarlarmış. Ama atlara iyi bakılıyor, bazen anıt mezara gömüldükleri bile oluyormuş.
- Tizikon adlı, atlı oyuncuların topla oynadığı ve ileride ülkeyi yönetecek olan gençleri eğitmek için kullanılan eski bir oyun (günümüz polo oyununun muhtemelen atası olan) Konstantinopolis’e İran’dan gelmiş olmalıdır. Haçlı Seferleri ile bu oyun Ortaçağ Fransa’sına da yayılmıştır. Selçuklular’ın çevgan adlı oyunu da bu oyuna benzerdi.
- Sphendone, Hipodrom’un güneyindeki yarım daire biçimli bölümüdür. Sphendone hem yarış alanını hem de imparator locasını en az gören yerdi. Sphendone’deki koltuklarda alt tabakadan seyirciler otururdu. Ama yine de güneydeki dönüş noktasından çarpışmalar çok iyi seyredilirdi. Bazı halka açık infazlar da Sphendone önündeki alanda gerçekleştirilirdi. Sphendone’nin üst sütunlu galerisinden Marmara Denizi’nin (Propontis) manzarası mükemmeldi. Halkın Büyük Saray’ı görebileceği en güzel yer de burasıydı.
- Sphendone’nin bugün ayakta kalan yapısı 25 tonozlu odadan ve kavisli bir koridordan oluşmaktadır. Hipodrom’un ilk zamanlarında yarış malzemeleri ve gösteri öncesinde vahşi hayvanlar bu odalarda tutulurdu. Muhtemelen 557’deki depremden sonra cephedeki menfezler kapatılarak tonozlar payandalarla desteklenmiş ve güçlendirilmişti. Değiştirilmiş cephesine sadece dar menfezler yapılmıştı. Şehrin su ihtiyacını karşılayabilmek amacıyla odalar ve koridor 800’lü yıllarda kapatılarak, hala içinde su bulunan, bir sarnıca dönüştürülmüştü. Üst kat sütunları, boyları kısaltılarak Süleymaniye’nin revaklı bölümünde kullanıldı, denir.

Heykeli dikilen araba yarışçıları olmuştur, bunların en ünlüsü Porphyrios’tur. Yaklaşık 480 yıllarında doğan, Afrika kökenli bu ünlü yarışçı, İmparator Anastasius zamanında (491-518) Konstantinopolis’e getirilerek eğitilir. Zaman zaman hem Maviler hem de Yeşiller adına yarışmıştır. Kaynaklara göre Spina üzerine yedi heykeli dikilir. 60-70 yaşına kadar yarıştığı, 545 yıllarında öldüğü sanılıyor. Porphyrios’un tunç heykellerinin kaidelerinden ikisi İstanbul Arkeoloji Müzeleri’ndedir. Anıt-kaideler üzerinde Porphyrios’un zaferlerini konu alan sahneler işlenmiştir.
- Osmanlı buraya At Meydanı dedi. At Meydanı, Osmanlı döneminde yeniçeri isyanlarına ve şehzade düğünlerine mekan olmuştur. Osmanlı’da da şenlikler, sünnet düğünleri burada yapıldı. Burası cirit için uygun değildi, cirit Kadırga’da Cundi (atlı silahşör) Meydanı’nda atılırdı.
- Osmanlı İmparatorluğu döneminde, Hipodrom’un batıdaki kısmına 1520-21’de İbrahim Paşa, doğu kısmına Güzel Ahmet Paşa sarayları yapıldı. Mimar Sinan yapısı olan Güzel Ahmet Paşa sarayı 1609 yılında yıktırılarak yerine Sultanahmet Camii yapıldı.
- Sphendone’nin üstünde, Sultanahmet Camii külliyesine ait imarethane ve Dar-ül Şifa binaları ile Sultanahmet Endüstri Meslek Lisesi ve Marmara Üniversitesi Rektörlük binası bulunmaktadır. Sphendone duvarı, Hipodrom’un günümüze kadar ayakta kalan tek duvarıdır. Yıkılma tehlikesi olduğu basında yer almıştır.
Leave A Reply