- Justinyen sonrası Bizans sanatında Ermeni ve Gürcü etkileri görülmeye başladı. Bu etki, Bizans yoluyla Ortaçağ Batı sanatına da sızdı.
- Bizans sanat ekolünün belki de en ayırıcı özelliği eserlerine ruhaniliği derinlemesine işleyen bir okul olmasıydı. Bizanslı teologlar, dini ressamlar ve mozaik sanatçıları, Tanrı’nın imgesini yansıtmaya çalışmaları gerektiğine inanıyorlardı.
- İmparator ve imparatoriçe tasvirlerini, insan resmine daha hoşgörülü davranılan Batı’daki topraklarındaki tapınaklarda yaptırmayı seçerlerdi. Aya Sofya’da da İkonaklazm döneminden önce hiçbir imparator portresi yer almamıştı.
- Erken Bizans Dönemi’nde sembol kullanımı çok yaygındı. İncil Yazarları’ndan Matta kartal, Luka boğa, Markos aslan, Yuhanna melek ile tasvir edilirdi. Havariler önceleri kuzu, Orta Bizans’ta ayırıcı özellikleri vurgulanarak insan olarak betimlenmişlerdir.
- İkonaklast dönemde, tasvirler ortadan kaldırıldığı için, Erken Bizans Dönemine ait ikona ve mozaik örneklerinden Doğu’da sadece Antakya’da, Batı’da ise İtalya’da kalmıştır. Ancak İtalya’dakilerin çoğu, Rönesans’ta Ortaçağ resim sanatı önemsiz kabul edildiğinden, özellikle Roma’dakilerin, çoğunun üzerine ya yeni mozaik döşenmiş, ya da kazınıp yeni dönemin üslubuna uygun bezenmişlerdir. Ravenna, Rönesans döneminde önemsiz, kasaba gibi bir yerdi. Bu yüzden oradaki eserler aynen kaldı. Erken dönem Bizans resim sanatı için Ravenna önemlidir.
- İkonaklast dönemden sonra yaratılan fresklere baktığımızda 850-950 yılları arasına Arkaik Evre deniyor. Kapadokya’daki Tokalı Kilise’nin freskleri bu dönemdendir.
- 950-1020 yılları arası Geçiş Evresi’nde Konstantinopolis’te görülen mimari ve sanat alanındaki gelişmeler Kapadokya sanatı üzerinde büyük etki yaratmıştır. Bunun tek istisnası Ihlara Vadisi’ndeki kiliseler olmuştur. Bu kiliselerde Doğu etkisi altında bambaşka bir tarz gelişir.
- Orta Bizans Evresi olarak bilinen 1020-1150 yılları arasındaki dönemde, başkentteki sanat tarzı Kapadokya’da da etkin olmuştur. Göreme’nin üç ünlü kilisesi Elmalı, Karanlık ve Çarıklı o dönemin Yunanistan, Balkanlar, Kıbrıs, Gürcistan ve Kiev’de de görülen tipik sütunlu kiliselerdendir. Orta Bizans Evresinde Müjde, Ziyaret ve Kutsal Ruh’un Havariler’e İnişi gibi kimi sahneler duvar resimlerinde kullanılmaz olmuştur. Çarmıha Geriliş sahnesindeki iki hırsız da yoktur. Ana apsiste genellikle bir Deisis (Meryem ve Vaftizci Yahya’nın insanların günahlarının affı için İsa’dan af dilemeleri) bulunur.
- Orta Bizans Dönemi’nde sembolün yerini figür alır. Bu dönem, din dışı bir sanatın varlığına da işaret eden, günümüzde İstanbul Arkeoloji Müzeleri’nde sergilenmekte olan üç çalgıcı heykelciği ve bir akrobat heykelciği ile kendini göstermektedir.
- 12. ve 13. yüzyıllarda melez bir sanat anlayışı oluşmuştur. Şekilci bir desen anlayışı, gölge yokluğu ve arka planda altın yaldız kullanımı yaygındır. Bu formu daha sonra Gürcüler, Ermeniler ve Latinler de kullanıp geliştirmişlerdir. Bu anlayış, 14. yüzyıla kadar İtalya, Katalonya, Bulgaristan ve Rusya dışında tüm Avrupa’da etkili olmuştur. Kapadokya’da duvar resimleme sanatı 13. yüzyılın sonu ile 19. yüzyıl arasında durmuş, 1923 yılından sonra bitmiştir.
- Ejder ya da yılanı öldürmek, Kapadokya’nın birçok kilisesinde kullanılan bir temadır. Aya Yorgi’nin (St. George) öldürdüğü ejder ya da yılanın Erciyes Dağı’nın zirvesindeki büyülü bitkiyi koruyan canavar olduğuna inanılmaktaydı. Dolayısıyla Aya Yorgi, aynı zamanda, bölge insanı için yerel bir kahramandı.
Bizans İmparatorluğu, Bizans Sanatı, Erken Bizans dönemi, Ihlara Vadisi, İkonaklast dönem, Orta Bizans Dönemi, Ravenna, Sina Dağı
Leave A Reply