- Bizans İmparatorluğu kurulmadan çok önce, Roma İmparatorluğu’nun (MÖ 29-395) Doğu ile ticaret yaptığı bilinmektedir. MÖ 2. yüzyılda Doğu ile Batı arasında böyle bir yolun bulunduğu bilgisini Çin kaynaklarından ediniyoruz. Hunlar (370-468), Çin’den ve Doğu ülkelerinden gelen malların geliş-geçişinden vergi alıyorlardı. İpek Yolu 530’larda kısa bir süre için Çinlilerin hakimiyetine girmiş, sonra Eftalitlerin (Ak Hunlar), 550’den sonra da Göktürkler ’in (552-744) kontrolüne girmiştir. Türkler ile Bizans İmparatorluğu’nu karşı karşıya getiren en önemli sebep İpek Yolu ve bu yolun önemiydi.
- Önce Hunlar’ın sonra da Göktürkler ’in Çin’den vergi olarak alınan ipeği ve kendilerinin ürettiği demir ve demir ürünlerini Bizans’a satabilmek/ulaştırabilmek için verdikleri mücadeleler, yaptıkları savaşlar Çin, Bizans, Fars ve Arap kaynaklarında vardır.
- Bizans kaynaklarında, 412’de bir elçinin Hun ülkesine gittiği yazılıdır. 434 yılı baharında Attila (406-453), Hun sınırına gelen Bizans elçilik heyeti ile Konstantia Antlaşması’nı yapmıştır. Bizans imparatoru II. Theodosius (401-450), antlaşma şartlarını uygulamakta ağır davranmış, Hun kaçaklarını geri vermemiş, bunları yüksek mevkilere getirmişti. Kurulan müşterek pazar yerlerinde Bizanslı tacirler Hunları aldatmışlardı. Attila, birinci Balkan seferine çıktı; 441-442 yıllarında Belgrat ve Niş’i alınca Batı Roma orduları başkomutanı Flavius Aetius, Attila’ya Bizans imparatorunun antlaşma şartlarına uyacağının garantisini vermiş, kendi oğlunu Attila’ya rehin bırakmış; bunun üzerine Attila, Balkan seferinden vazgeçmişti. Attila, 445’te ikinci kez Balkanlar üzerine harekete geçti. Bizans ile Anatolius Antlaşması’nı imzaladı; 452 baharında Alpler’ i geçip İtalya’ya girdi.
- 4. yüzyıldan itibaren, Hunlardan sonra Avarlar, Oğuzlar, Peçenekler, Kumanlar gibi, Balkanlar yoluyla gelen Türklerin de Bizans ile çeşitli ilişkileri olmuştur.
- Bizans kaynaklarında “Türk” adı ilk kez Göktürk Kağanlığının ortaya çıkışı ile geçmiştir. 6. yüzyılda İpek Yolu’nun güvenliği ve ipek ticareti dolayısıyla Türk-Bizans ilişkilerinde önemli bir dönem başlamıştır. İki devlet arasında ekonomik ihtiyaçların bir sonucu olarak ortaya çıkan ilişkiler, sonraları askeri ve siyasi bir özellik kazanmıştır.
- Göktürklere gönderilen ilk elçilik heyetinde bulunan Menandros gördüklerini anlattığı eserinde 558-582 yılları arasındaki devreyi anlatmıştır. Eseri, Orta Asya’daki Türklerden ve “Türk” adından bahseden ilk Bizans kaynağıdır. Bir diğer kaynak ise Theophylactus Simocattes’in Tarih’idir.
- İlk Göktürk-Bizans ilişkileri Justinyen döneminde başlamıştır. 575-576 yıllarında Konstantinopolis’te 106 Türkün meskun olduğu; bunların ilk diplomatik ilişkilerin neticesi olarak Konstantinopolis’e yerleştikleri; bir kısım Bizanslının da Orta Asya’ya gittiği bilinmektedir. Orhun Yazıtları, Bizans ile ilgili doğrudan bilgi vermez ama, Bumin Kağan adına yapılan yas töreninde Bizans İmparatorluğu temsilcisinden de bahsedilir.
- II. Justinus döneminde (565-574) Türkler, ilk kez Bizans siyasi tarihinde yer alırlar. Bizans’la Türkler arasındaki ilk diplomatik bağlantı, 568’de Türk kağanının talebi üzerine gerçekleşir. Bu dönemde, Orta Asya’da Türkler güçlenmişti ve çevre ülkelerini kendilerine bağlamışlardı. Türkler, daha önceleri Eftalitler’e bağlı olan Soğdaklar’ı idareleri altına alarak sınırlarını İran’a kadar genişletmişlerdi. İpek tüccarı Soğdaklar’ın mallarını Batı’ya satabilmeleri için İran’dan geçme konusunda anlaşmaya varılamayınca “Yedi milletin efendisi ve yedi memleketin hakimi büyük kağandan Romalıların kralına” sözleriyle başlayan bir mektup yazıldı; bu mektup, İstemi Kağan’ın elçilik heyeti ve kıymetli hediyelerle Konstantinopolis’e ulaştı. Türkler, batı ülkelerine sevk edilen ipeğin merkezi olan Konstantinopolis’te ipek satmayı istediler.
- İpek, Bizans için çok önemli bir maddeydi. Justinyen zamanında (527-565) ipek, kiliselerde yaygın olarak kullanılmıştı ve imparatorluğun zenginliğini ifade ediyordu. Justinyen, ihtiyacı karşılamak için Etiyopyalıları Hindistan’dan Bizans’a ipek getirmeleri konusunda teşvik etmiş; bu yolla 531 yılında ipek temin edilmişse de bu iş devam etmemişti. Bizans’taki ipek üretimi artan talebi karşılayamıyordu ve doğunun ipeği kadar kaliteli değildi. İran üzerinden gelen ipek ise İran’ın uyguladığı yüksek vergi nedeniyle pahalıya mal oluyordu.
- Türk-Pers/Sasani dostluk sürecinin başarısız geçmiş olması, Türk-Bizans siyasi ilişkilerinin başlaması için dönüm noktası oldu. Türk elçisi, II. Justinus’a Türkler ve Bizanslılar arasında barış ve savunma işbirliği teklif etti. Persler ortak düşmandı.
- Soğdaklar’ın (Doğu İran halkı), Türk-Moğol imparatorluğu adına, 567’de Bizans’a bir elçilik heyeti göndererek, Karadeniz’in kuzeyinden yeni bir ticaret yolu açılışının pazarlığını yürüttüğü biliniyor.
- II. Justinus, Batı’da Avarların saldırılarından, Doğu’da ise Perslere barış için ödemeyi kabul ettiği vergiden müşteki idi. II. Justinus, kağana yolladığı elçilik heyeti (569-571) ile “Bizans’ın Türklerin dostuna dost, düşmanına düşman olacağı” cevabını verdi. Böylece Türklerle Bizanslılar arasında ittifak kurulmuş oldu. Bizans elçisi, maiyeti ile birlikte İstemi Han’ın çadırına geldiklerinde, kağanın otağının güzelliği ve zenginliği karşısında hayranlık duyduklarını yazar. Türklerin özellikle İstemi Yabgu zamanında İpek Yolu’nun kontrolünü ele geçirmek için yaptıkları anlaşmalar ve verdikleri mücadelelere ait bilgiler mevcuttur. Ötüken bölgesi özellikle de kağanlık merkezinin bulunduğu Ordu Balık (Karabalgasun/Harbalgas) şehri İpek Yolu’nun en işlek merkezlerinden biri haline gelmiş, Çin ile Bizans arasında köprü vazifesi görmüştür.
Ak Hunlar, Anatolius Antlaşması, Attila, Bizans, Bizans İmparatorluğu, Bumin Kağan, Eftalitler, Flavius Aetius, Göktürk Kağanlığı, Hun askerleri, Hunlar, II. Justinus dönemi, İpek Yolu, İstemi Han, İstemi Kağan, İstemi Yabgu, Johann Nepomuk Geiger, Konstantia Antlaşması, Menandros, Orhun Yazıtları, Theophylactus Simocattes, Türkler ve Bizans
3 Comments
Çalışmanızı faydalı buldum, elinize sağlık.
Füsun hanım iyiki geziyorsunuz.Paylaşımlarınız ve verdiğiniz bilgileriniz kısa öz ve yararlı.Teşekkürler.
Çok naziksiniz, çok teşekkür ederim.
Füsun Kavrakoğlu