Romantik Edebiyat
- 18. yüzyıl sonunda başlayan, duygu, coşkunluk ve düşlere çokça yer veren edebiyat çığırıdır.
- Doğaya tutkun yazarlar egemenliği. Yalnızlık sevgisi romantikleri sık sık kırlara, ormanlara, dağlara, okyanuslara yöneltir. Vahşi ve çarpıcı görünüşlü, güzel yerlerin tanımlanması yapılır. Doğada Tanrı’nın krallığını görürler. Ama kurtarıcı bir Tanrı’dan çok, ruhun gençleşmesi, dünyasal ve geçici olanı daha derinden yaşama istenci söz konusudur.
- Klasisizmin katı kurallarından kurtulup, duyguya ve gerçek yaratıcı güce yer vermek amaçlandı.
- 1830’larda Fransa’da iyiden iyiye patlak veren Romantizm, sanat bakımından olduğu kadar, toplumsal, siyasal ve ruhi bir devrimdi.
- İnsan hak ve hürriyetlerinin bir çeşit garanti altına alınmasıyla eskisi kadar baskı görmeyen yazarlar, düşüncelerini daha açık seçik biçimlendirme olanağına kavuşmuşlardı.
- Fransız Devrimi, monarşinin baskısını nasıl kırıp atmışsa, Romantizm de bir edebi devrim olarak klasisizme son vermiştir.
- Daha 18. yüzyılın içindeyken Rousseau’nun yazdıklarından bir bölümü ile 19. yüzyılın başında Madame de Stael’in ve Chateaubriand’nın yazdığı eserler bu yeni eğilimin ilk habercileri arasında yer alır. Romantizm, Werther ve Faust’tan da esinlenmiştir.
- Romantik edebiyatın ayırt edici özelliği, yeni toplumsal ilişkilerden kaynaklanan düşünce ve duyguların yeni düzenini dile getirmekti.
- Fransa’da en büyük, en tanınmış kuşak, hepsi de 1797-1802 yılları arasında doğmuş olan Lamartine, Vigny, Hugo, Balzac ve Michelet, 1830’dan itibaren halkın yoksunluklarını yazmaya başladılar.
- Fransız genç romantikleri ise Nerval, de Musset, Gautier. Fransız romantizmini 1802- 1856 arasına yerleştirebiliriz.
- Hugo’ya göre Romantizm, edebiyatta liberalizmden başka birşey değildir. Hugo bu tanımlamasıyla ilham hürriyetini, sanatların kardeşliğini, türlerin eşitliğini ve bağdaşımını savunmaktadır.
- Romantikler için en önemli kural güzel olmaktı, yazar dediğin kimseyi taklit etmemeli, kendi başına düşünmeli, kendi yüreğiyle duymalı ve kendi diliyle söylemeliydi. Onun için özgünlük büyük bir üstünlüktü.
- Şövalye ruhu, halk masalları, ulusal ruh ve ulusal gelenekler bu dönemde canlanmıştır.
- İngiltere’de 1760 dolaylarında doğmuş öncü Burns ve Blake kuşağı var. Daha sonra akımın kurucuları geliyor: Wordsworth ve Coleridge.
- İngiltere’deki yıldız romantikler ise Byron, Shelley, Keats, Walter Scott.
- İngiltere’de, Shakespeare ve Elisabeth Çağı tiyatrosundan itibaren zaman ve mekan birliği söz konusu değildi.
- Almanya’da tek bir Romantizm yoktur, çok farklı ulusal ya da yerel özellikler söz konusudur. Heine’nin romantizminin Novalis’inkiyle hiçbir ilişkisi yoktur.
- Almanya’da Kleist, Hoffmann, Heine, Schegel Kardeşler, Novalis, Tieck, Fichte ve Schelling; İtalya’da Manzoni, Leopardi Romantik sanatçılardı.
- Hans Christian Andersen masallarında bilinçli bir nahif ve yalın bir üslup görülür; Hoffmann’ınkine yakın fantastik öge ile folklorik ve kuzeyli nitelik, romantizminin kanıtlarıdır.
- Şiirde, imgelem ve düşlemin hiçbir engel tanımadığı gösterilmişti.
- Avrupa romantik şiiri genellikle kısa dizelerden oluşan, biçemi yalın, somut, genellikle halka yönelik ya da nahif olmayı amaçlar. Konu, dokunaklı hatta trajik bir serüven olabilir, ulusal yaşamın bir olayı olabilir, din dışı ya da dinsel bir efsane olabilir. Romantik ruhun temel eğilimleri olan geçmiş tutkusu, halk sanatı biçimleri sevgisi, gizem ve ürkü ve bu türlerin karışımı kullanılır.
- Romantik, ulusal düşüncenin savunucusudur. Romantik edebiyat, ulusal bir edebiyattır.
- Romantikler, Polonya, İtalya ve Yunanistan’daki tutsak ulusları açıkça desteklemişlerdir. Romantik yazar partizan bir yazardır. Oysa eskiden, mevcut iktidara bağlıydı.
- Romantik yazar, Güzel Sanatlar dizgesini savunur. Stendhal hem resim hem de müzik konularında yazmıştır. Birçok roman kahramanı müzisyendir. Hugo, de Musset, Gautier, Blake, Puşkin yetenekli bir desenci ya da ressamdırlar.
- Aşkın değişik biçimleri ve özellikle yıldırım aşkının sonuçları çözümlenir.
- Tanzimat edebiyatının (1859–1896) ilk yıllarında, romantizm akımının başlıca yapıtları verildi. Tanzimat Edebiyatının pek çok yazar ve şairi , Ahmet Mithat, Namık Kemal, Şemsettin Sami, Abdulhak Hamit, Recaizade Mahmut Ekrem Romantizm akımının etkisindeydiler. Namık Kemal‘in İntibah romanı Kamelyalı Kadın’ın; Vatan yahut Silistre oyunu da Romeo ve Juliet‘in etkisindedir. Edebiyat-ı Cedide döneminde Halit Ziya Uşaklıgil‘nın Mai ve Siyah adlı romanındaki Ahmet Cemil karakteri romantik yazarları okumak için özlem duyar. II.Meşrutiyet döneminden sonra Milli Edebiyat döneminde Yusuf Ziya Ortaç‘ın Binnaz adlı oyununda Hugo’nun etkisi vardır. Fransız Romantik Edebiyatının etkisi edebiyatımızda hissedilmiştir.
Abdulhak Hamit, Ahmet Mithat, Almanya, Avrupa romantik şiiri, Avrupa romantik şiirinin özellikleri, Balzac, Binnaz, Blake, Burns, Byron, Çağdaş Sanat, Çağdaş Sanata Varış, Chateaubriand, Coleridge, de Musset, Edebiyat-ı Cedide, Elisabeth Çağı, Faust, Fransız Devrimi, Fransız Devrimi ve sanat, Gautier, Halit Ziya Uşaklıgil, halk masalları, Hans Christian Andersen, Heine, Hoffmann, Hugo, II.Meşrutiyet dönemi, İngiltere, İntibah, İtalya, John Keats, John Keats’in hayatı, Kamelyalı Kadın, Keats, Klasisizm, Lamartine, Madame de Stael, Mai ve Siyah, Michelet, Müzik, Namık Kemal, Novalis, Parlak Yıldız, Polonya, Puşkin, Recaizade Mahmut Ekrem, Resim, Romantik Edebiyat, Romeo ve Juliet, Rousseau, Şemsettin Sami, Shakespeare, Shelley, Şövalye ruhu, Stendhal, Tanzimat edebiyatı, Tanzimat edebiyatı şairleri, Tanzimat edebiyatı yazarları, ulusal ruh, Vatan yahut Silistre oyunu, Vigny, Walter Scott, Werther, Wordsworth, Yunanistan, Yusuf Ziya Ortaç
Leave A Reply