- 1950’lerden 1970’lerin ortasına kadar inşa edilen Yüksek Modernist stilde:
Kareler, dikdörtgenler, kutular gibi basit bir şeklin tekrarı,
Birörnek tasarımlar,
Gösterişsiz, süslemesiz binalar,
Yağmurlu ülkelerde kullanışsız olmasına rağmen düz çatılar,
Çevreye hakim olan çok büyük binalar inşa edilmiş, bu yapılara daha sonra “beton kanseri” adı verilmiştir. - Enternasyonal Tarz ’da mühendisler, yeni modern sanatçılar olarak kabul edilmiş, binaların rasyonel makineler olması gerektiğine inanılmıştı. Konutların, fabrikalar ve otomobillerle aynı tasarım prensiplerine dayanması ve modern şehirlerin hıza uyum sağlayacak şekilde tasarlanması gerektiğine inanılmıştı. Modernist mimarlar kendilerini yeni dünyanın yaratıcıları olarak görmüşlerdi. Binaların güzelliğinin fonksiyonlarında, basitlikte, rasyonellikte yattığına; süslemelerin faydasız oldukları gibi, binanın bütünlüğünü bozduğuna inanmışlardı. Modernist mimarlar, herkes için demokratik bir mimari üretmeye çalışmışlar, ama zaman içinde otoriter ve dogmatik olmakla suçlanmışlardı.
- Lyotard, Postmodern mimarideki eklektizm çağın değil piyasanın ruhunu yansıtır. Özellikle Bauhaus projesinden yakayı sıyırmaya çalışıyorlar, der.
- Mimari, Postmodern ‘in başlangıcı için tarih verebileceği iddiasındadır. Bu tarih, 15 Temmuz 1972, saat 15:32’dir.
- Bu tarihte, St. Louis, Missouri’de 1955 yılında tamamlanan, düşük gelirli insanlar için planlanmış, ödüllü, Pruitt-İgoe konutları, belediye tarafından, insanların yaşamasına uygun olmadığı için dinamitlenerek yıkıldı.
- Charles Jencks‘e (1939-) göre bu olay, Modern mimarinin Uluslararası Tarzının ölümünü, “içinde yaşanacak makineler “in sonunu işaret ediyordu.
- 1972’de Amerikalı mimar Robert Venturi (1925-), Disneyland ‘in mimarların insanlara verdiğinden çok, insanların kendi istediklerine yakın olduğunu, Disneyland ‘in Amerikan ütopyasını canlandırdığını; Las Vegas ‘tan, organik ve plansız büyüyen yerel sokak mimarisinden öğrenmemiz gereken şeyler olduğunu söyledi. İnsanların bu gelişimlerden hoşlandığını belirtti. Venturi, Postmodern mimarinin, “cam kutular” ın yerine yerel olanı geçirdiğini ifade etti. Venturi, Postmodern binaların bu yüzden turistlerin hevesle ziyaret ettikleri popüler binalar olduklarını fark etmemizi istedi.
- Charles Jencks, Modernist idealin tek değerli olduğunu; Postmodernizm’in çok değerlilik veya çoklu kodlamaya sahip olduğunu savunur. Daha özgür bir tarza sahip olan Postmodernist binalar birden çok yoruma açıktır. Çağrışımlar yakalamaya, bağlantılar kurmaya, daha geniş bir kültürel arenaya ulaşmayı tercih ederler.
- Çoklu kodlanmış Postmodernizm’in kendisi, yeni bir tür Uluslararası Tarz haline gelir. Mimari’de Postmodern tutumlar Enternasyonal Tarzın (Le Courbusier, Mies) amansız eleştirisidir.
- Postmodern binalar, farklı görsel stillerin, dillerin veya kodların kolajıdır.
- Jencks’e göre, çoklu kodlanan mimari daha geniş bir kitleye hitap eder. Bu stil, farklı fonksiyonları ile farklı sosyal grupların ihtiyaçları, zevkleri, bilgileri, deneyimleri ve ruh hallerine göre yorumladığı binalar yaratır. Bu tarz, canlılık, belirsizlik ve ironi yüklü bir “ahenksiz güzellik” formudur ve zorlanmış bir aynılık yerine çoğulcu, kozmopolit bir “tercih kültürü” dür. Zevklerin ve dünya görüşlerinin demokratik bir yakınlaşmasıdır.
- Postmodern binalar tarihi bir biçimler ve semboller repertuarıdır. Postmodern mimarlara göre bu, demokratik bir gönül genişliğidir, bir tür estetik popülizmdir.
- Değişik kültürlerin ortak duygularına gönderme yapmak da doğru ve istenen bir yaklaşım oldu: Çin asıllı mimar Pei, Louvre Müzesi’nin avlusuna cam ve metalden bir piramit kondurdu.
- Bu kültürel çeşitlilik teması, Postmodern teori ve pratiğin ana unsurlarından biridir.
Bauhaus, Çağdaş Sanat, Çağdaş Sanata Varış, Charles Jencks, Çin asıllı mimar Pei, çoklu kodlama, Disneyland, Enternasyonal Tarz, Las Vegas, Le Courbusier, Louvre Müzesi, Lyotard, Mies, Minoru Yamasaki, Postmodern Mimari, Pruitt-İgoe konutları, Robert Venturi, sanat, Uluslararası Tarz, Yüksek Modernist stil
Leave A Reply