
Jacques- Louis David (1748-1825), Marat’nın Ölümü (1793), Belçika Kraliyet Güzel Sanatlar Müzesi, Brüksel.
David resim eğitimini Fransız Krali¬yet Resim ve Heykel Akademisi’nde tamam¬ladı. Napolyon tarafından baş ressamlığa atanmıştı.
Akademi adı, Platon’un öğrencileriyle konuştuğu, bilginlerin toplandığı yerin adından alınmıştı.
Resim, çizim ve heykelin zanaat olarak kabul edilmesinden hoşnut olmayan İtalyan sanatçıların 16.yüzyıl sonunda örgütlenmesi akademilerin ilk nüvesini oluşturur. Amaç, bu alanların entellektüel ve yaratıcı yönünü ortaya koymak ve kabul ettirmek, sanatçılara toplumsal, kültürel ve ekonomik olarak değer verilmesini sağlamaktı. Akademiler olarak adlandırılan bu gruplar 18.yüzyılda bütün Avrupa’ya yayılmıştır. Fransa, İspanya ve İngiltere’dekiler kraliyet desteğinden yararlanmış, bu durum kurumların ve üyelerinin, “akademisyenlerin”, statüsünü daha da yükseltmiştir. 1789 Fransız Devrimi’ne kadar, ressamların tanınmak ve saygınlık kazanmak için bir tek olanakları vardı: Loncalar başkanının sultası altında bulunan Akademi’ye girmek. Görevliler çok güçlü olduğu için, ödüller ve atamalar dalaveresiz olmuyordu.
Akademiler, sanatçılara çalışabilecekleri mekanlar sunan, “akademik resmin” stillerini ve konularını destekleyen kurumlardı. Akademiler, sanata zanaatten daha yüksek bir statü kazandırmak, sanatı loncaların kontrolünden kurtarmak, sanatın bir el ustalığı, mekanik sanat, yerine entellektüel bir etkinlik, liberal sanat, olarak görülmesini sağlamıştır.
İlk kurulanlar sırasıyla, Floransa, Roma , Milano akademileridir. 1648 yılında Paris’te ressamlar Kral XIV. Louis’yi bir akademinin oluşumunu desteklemeye ikna etmişlerdir. Fransa Kraliyet Resim ve Heykel Akademisi, zamanla sanatın eğitimi ve sergilenmesi konusunda bir tekel durumuna gelmiştir. Sanatın ve sanatsal zevkin belirli kurallar çerçevesinde öğretilebileceğine inanılmış, akademiler okul işlevi görmeye başlamıştır. Fransız Kraliyet Akademisi’nin sanat sergileri Salon’da yapılırdı. Zaman içinde Salon, Fransa’nın yüksek kültürünü etkiler hale geldi. Sonraki 200 yıl boyunca, Fransa’da başarı elde etmek isteyen tüm sanatçılar için Paris Salonu’nda yer almak çok önemliydi. 1748’de, ödüllü sanatçılardan oluşan bir jürinin de çalışmaya başlamasıyla birlikte Salon, tartışmasız şekilde etkili olmaya başladı. Salon, 1748-1890 yılları arasında dünyadaki en önemli sanat etkinliği olma özelliğini korumuştur. Gazetelerde yayınlanan eleştiri yazıları, çağdaş sanat eleştirmenliğinin başlangıç noktası oldu. Fransız Devrimi ile birlikte Salon yabancı sanatçılara da açıldı. 1848 Devrimleri ile birlikte Salon nisbeten özgürleştirildi. Reddedilen eserlerin sayısı azaltıldı. 1849’da ise madalyalar dağıtılmaya başladı. Jürinin gittikçe daha tutucu ve akademik davranması sonucu Empresyonist ressamların eserleri genel olarak Salonlar’a kabul edilmedi. III.Napoleon Salon des Refusés (Reddedilenler Salonu) adı altında yeni bir salon açılmasını sağladı. 1863’te açılan bu sergi avant-garde akımın da başlangıcı oldu. Empresyonistler, daha sonraki yıllarda kendi bağımsız sergilerini açtılar. 1899 yılında Salon du Champs de Mars, 1903 yılında Salon d’Automne gibi alternatif Salonlar oluştu.
Günümüzde de Fransız dili konusunda tek yetkili kurum sayılan Fransız Akademisi, 1635’te XIII. Louis döneminde Kardinal Richelieu tarafından kurulmuştur. Üyelerine, Ölümsüzler adı verilmiştir. Bu akademinin üye sayısı tarihi boyunca hep 40 olarak kalmış, kaydı hayat şartıyla şeçilmişlerdir. Bu Akademi’nin görevi Fransız dilinin doğru konuşulması için kurallar koymak, sözlük hazırlamak ve Fransızca yazılmış kitaplara ödül vermektir. Kuruluşundan bu yana sekiz sözlük yayınlayabilmiştir. Moliére, Rousseau, Balzac, Sartre, Camus Akademi’ye kabul edilmemişlerdir. Zola 24 kez adaylığını koymuş, kabul edilmemiş, Hugo beşinci adaylığında Akademi üyesi olabilmiştir. 346 yıl boyunca tüm üyeleri erkektir. Akademi’ye ilk kabul edilen kadın 1980 yılında Marguerite Yourcenar’dır. Daha sonra Jacqueline Romilly 1988’de, Hélene Carrére d’Encausse 1990’da, Florence Delay 2000’de, Assia Djebar 2006 yılında Akademi üyesi olmuşlardır.
Fransa Kraliyet Resim ve Heykel Akademisi örnek alınmış, 1790 yılında Avrupa’da yüzden fazla akademi kurulmuştur.
Kompozisyonun ve çizimin iyi bir resmin temeli olduğu kabul görmüştür. Akademik resim, form olarak, çizimi renkten önemli bulur, boyayı kontrollü bir biçimde uygular. Kompozisyon düzenlemesini önemser. Teknik beceri en üst seviyede olmalıdır. Akademi öğrencisi ışıktan gölgeye ağır geçişi öğrenir. İçerik olarak, konuların bir hiyerarşisi vardır. Bu hiyerarşide, yaratıcılık, hayal gücü ve edebi kaynaklara referans gerektiren konulara, gözlemden türetilenlere göre daha yüksek bir statü tanınır. Konulara, önem ve prestij sırasına göre bakıldığında tarih resmi en üsttedir. Portre, janr ( sıradan insanın gündelik hayatından sahneler), manzara ve natürmort hiyerarşide daha alt basamaklara aittir. Dolayısıyla akademik resimde konular daha çok tarih, İncil ve mitolojiden seçilir. Klasik heykel sanatının ölçülerine göre doğayı ülküselleştirmeye veya güzelleştirmeye yönelik programa Klasisizm veya Akademi deniyor.
Bir sanat eserinin Batı kanonuna dahil edilmesi, akademiler tarafından belirlenen standartlar çerçevesinde olduğunu belirler. Kanonik sanat en yüksek niteliğe sahip sanattır.
On dokuzuncu yüzyılda Romantik ve Realist akımlarla sanatsal bağımsızlık fikri gelişmiş, akademilerin otoritesi sorgulanmaya başlamış, zaman içinde sanatsal otorite ve etkileri azalmıştır, kanonun rolleri ve anlamları sorgulanmaya başlamıştır. Kanona dahil edilmenin, ustalık veya estetik değerle hiçbir ilgisinin olmayabileceği, sanat dışındaki koşullarla daha fazla bağlantılı olduğu, kanonun hakim elitler tarafından belirlenen yapay bir standart olduğu savunulmuştur. Bu yüzyıldan itibaren akademik resim terimi hayal gücüne dayanmayan, modası geçmiş konuları ve stilleri tanımlamak için kullanılan olumsuz bir terim haline gelmiştir.

Sir Joshua Reynolds (1723-1792), Miss Bowles.
Reynolds, İngiliz Kraliyet Akademisi kurucularındandır ve ilk başkandır. Daha çok portre ressamıdır ve çocukların masumiyetini resmetmeyi sevdiğini belirtmiştir.
Leave A Reply