- 18. yüzyıldan itibaren, ötekilik ve farklılık fikri, sömürgeleştirilen ülkelerin ve tebaa konumundaki halklarının ikincil statüsünü tanımlamak için emperyalist bakış tarafından üretilmiştir. Geçmişte sömürgeleştirilen ülkelerin Batı toplumlarıyla eşit statüye kavuşma çabaları olarak karakterize edilen post-kolonyal ya da post-emperyal kavramı küreselleşme ile yakından ilgilidir ve bu süreç devam etmektedir.
- 1820’li yıllarda Hegel, Afrika’yı doğanın tutsağı, zamanın durmuş olduğu, evrensel tarihe girmemiş bir kıta olarak tanıtır. Bu tanım, Avrupa toplumlarını doğaya boyun eğmekten kurtulmuş, yani tarihi toplumlar olarak niteler.
- Afrikalı önemli kuramcı Achille Mbembe’ye göre Modern çağda Afrika, Avrupa’nın “Büyük Öteki”si olmuştur. Bu kıta, Batı’nın kendi bilinçaltına ulaşmasını ve kamusal olarak öznelliğinin farkına varmasını sağlayan aracıdır. Avrupalı bireyin özne olma şartı, Afrikalı bireyin, hayvanlıkla insanlık arasında bir yerlerde kısılıp kalmış, özne olmayan bir halde kalmasıdır. Sömürgeleştirme ve özneleştirme birlikte düşünülmesi gereken iki süreçtir.
- Batılı olmayan sanat, 20. yüzyılın başlarında Batılı Avangard sanat üzerinde önemli bir etki yaratmıştı. Sömürgeciliğin bir sonucu olarak, sömürgelerden Batı’ya akan objeler, sanatçıların stüdyolarında, etnografik ve antropolojik koleksiyonlarda yer buldu. Bu objeler, orijinal bağlamları ve amaçlarından kopuk, primitif olarak değerlendirildiler. Primitif kavramı, negatif anlamda kullanıldı. O dönemde Batılı olmayan kültürler öteki olarak görülmüş, Avrupalı değerlerin ve anlayışın dışında kabul edilmiştir.
- Global değişim ve kültürel farkındalık hakkında daha geniş değerleri ve fikirleri kucaklamak Postmodernizm ile başladı. Sanat ve kültür tarihlerinin değerlendirilmeleri, Avrupa merkezli bakış açılarını sorgulama ve daha önce ötekileştirilen sömürgecilik öncesi ve sonrası kültürleri, egemen Batılı fikirler ve değerler üzerinden değil, kendi başlarına değerlendirilmesi gerektiği kabul gördü. Sanat eserini, kendi kültüründeki köklerini göz önünde bulundurarak değerlendirmenin uygun olduğu düşünülür oldu.
- Gördüğümüz şeye tepki verirken kültürel farklılıklara saygı göstermek ve dikkat etmek, imajlar üretmenin ve sunmanın gerisindeki farklı gelenekleri ve motivasyonları bulmak önemsenmeye başlandı..
- 1989 yılında Paris’te Centre Georges Pompidou’da gerçekleştirilen Yeryüzünün Sihirbazları adlı sergi, sanat dünyasında çokkültürlülükle ilgili tartışmaları alevlendirmişti. Batılı ve Batılı olmayan kültürlerin ürünlerini bir araya getiren sergi, öteki kültürleri yine egzotik birer örnek gibi sunduğu için eleştirilerin hedefi olmuştu.
Achille Mbembe, Ad Example, Afrika, Art International, Avustralya, Baksı Müzesi, Baraltja, Büyük Öteki, Çağdaş Dönem, Çağdaş Sanata Varış, Centre Georges Pompidou, çokkültürlülük, Djambawa Marawili, Gawirrin Gumana, Hegel, İstanbul Bienali 2015, İstanbul Modern, Manfred Erjautz, öteki kültürler, Ötekileştirme, ötekilik ve farklılık, politika, post-emperyal, post-emperyal kavram, post-kolonyal, sanat, sanat dünyası, Şenay Kazalova, Shelter, Yeryüzünün Sihirbazları
Leave A Reply