- Dansçı ve koreograf Merce Cunningham (1919-2009) elli yıllık avangard sanat hayatı boyunca çok çeşitli sanatçılarla, bestecilerle, dansçılarla, müzisyenlerle çalıştı. O da, dansın, tiyatronun, sanatın ve müziğin sınırlarını sorguladı. 1953 yılında kurduğu kendi adını taşıyan dans tiyatrosunun bestecisi, şefi, müzik yönetmeni John Cage idi. Birlikte yaptıkları çalışmalarda izleyici ile performansın sınırlarını zorladılar. Cunningham, seyircinin arasında dans ederek, onları performansın içine dahil etti. Cage gibi Cunningham’ın da eserlerinde şans faktörü önemli rol oynadı. Karışıklığın koreografiyi yaratmasına izin verdi. Rauschenberg kumpanyanın ilk sanat direktörü idi. Daha sonra Johns bu görevi üstlendi. Johns uzun süre devam ettiği bu görevinde Andy Warhol’un, Frank Stella’nın ve Bruce Nauman’ın eserlerini dans tiyatrosunun yapımlarına dahil etti. Cunningham, yaratıcı koreografileri, iş birlikleri, uyguladığı metodları ile modern dansta ve performans sanatlarında devrim yarattı.
- Cunningham’ın modern dansta yarattığı etki, onunla çalışanların, dansçılarının kendi başarılı performanslarını sergilemeleri ve kendi dans tiyatrolarını kurmaları ile devam etti.
- Merce Cunningham: “You have to love dancing to stick to it. It gives you nothing back, no manuscripts to store away, no paintings to show on walls and maybe hang in museums, no poems to be printed and sold, nothing but that single fleeting moment when you feel alive.”
- ABD’nin Batı yakasında, California Los Angeles’ta ise Beat/Funk Art vardı. Edward Kienholz, Jay DeFeo, Wally Hendrick ve Bruce Conner, 1960’larda asamblajlar yaparak heykel, resim ve kitle kültürü arasındaki farkları ortadan kaldırmayı amaçladılar. Kendileriyle aynı görüşlere sahip Doğu yakasındaki sanatçılardan farklı olarak onların eserleri politik mesaj da veriyordu. Oysa New Yorklu sanatçılar sanat eserinin anlamını, sanatçının dikte etmesine karşıydılar. Los Angeles’taki belirli galeriler, mesela Kienholz’un kuruculardan biri olduğu Ferus Gallery, New York’taki galerilerin sergilemeyi riskli buldukları eserleri de sergiliyorlardı: Andy Warhol’un 1962 tarihli Campbell’s Soup Cans adlı eseri bunlardan biriydi. California’da yeni yeşermekte olan sanat dünyası, New York’taki çok rekabetçi ve formalizmin tahakkümü altındaki ortamdan farklı olarak, sanatçılara daha büyük özgürlük tanıyordu. Bu özgürlük sosyal, kültürel ve politik mesajların verilebilmesine; alışılmadık malzemelerin kullanılmasına; güzel sanatların yeniden tanımlanmasına olanak tanıyordu.
- Beat akımı, 1950’lerde ortaya çıkan asi ve bohem bir hareketti. 1950’ler ABD’si sosyal uyumla özdeşleşmişti. 50’lerin ortalarına doğru sanat camiasının üyeleri bu uyuma isyan etmeye başladılar. İki büyük kent merkezinin, San Francisco’nun North Beach ve New York şehrinin Greenwich Village bölgeleri, café ve kitapçılarında doğan sanat akımı Beat hareketi olarak adlandırıldı. Amerikan edebiyatını sarsan kuralsız, serbest akışa dayanan, hızlı bilinç akışı temelli diyaloglar ve yoğun tasvirlerle dünyanın geçiciliğinin betimlendiği; Budizm, içki, kadınlar ve toplumun sınırlarına karşı hissettikleri hoşnutsuzluğa odaklanan eserler verildi. Jack Kerouac’ın (1922-1969) 1957’de basılan Yolda adlı romanı Beat kuşağını tanımlayan eser oldu. Romancı William S. Burroughs (1914-1997), şair Allan Ginsberg (1926-1997) de hareketin merkezinde yer aldı. Kerouac, Yolda’nın ilk taslağını 36 metre uzunluğunda bir sarmal kağıda küçük aralıklarla ve paragraf boşluğu bırakmadan yazmıştı. Kerouac, Beat kelimesini kendi kuşağının sosyal normlar karşısında hissettiği bıkkınlığı belirtmek için kullanmıştır. Terim sonraları, hem müzikal vuruşlarla (beat) hem de grubun ruhani (beatific-kutsayıcı) inançlarıyla ilişkilendirilmiştir.
- Neo Dadacılık, Fluxus, Pop Art ve Nouveau Réalisme’in (Yeni Gerçekçilik) temelini atmıştır.
- Neo Dada’nın etkileri 1960’lar boyunca devem etti, hatta bazı uluslararası akımlardaki etkisi daha da uzun sürdü. Arte Povera ve Nouveau Réalisme bunlara örnektir.
Allan Ginsberg, Andy Warhol, Arte Povera, Beat akımı, Beat/Funk Art, Bruce Nauman, Campbell’s Soup Cans, Edward Kienholz, Ferus Gallery, Frank Stella, Jack Kerouac, John Cage, Los Angeles, Merce Cunningham, Neo Dada, Nouveau Réalisme, The State Hospital, William S. Burroughs
Leave A Reply