İpek üretim sanatı zaman içinde Asya’yı boydan boya aşıp Anadolu üzerinden Avrupa’ya uzanan, en önemli kervan yoluna “İpek Yolu” adını vermiştir.
İpek, Anadolu üzerinden Avrupa’ya ulaşmış ve önemli bir ticaret ürünü olmuştur. İpek Yolu uygarlık tarihinde hiç kuşkusuz çok önemli bir yere sahiptir. Adını Çin’den gelen ve taşınan başlıca mal olan İpek’ten alan bu yol, uygarlıklar arasında ticaret, din, kültür ve sanat alanında bir köprü vazifesi görmüştür. Çin’den başlayıp Akdeniz kıyılarına kadar devam eden bu uçsuz bucaksız kervan yolu on beş yüzyıl boyunca doğuyla batı arasında çok önemli bir ticaret yolu olarak kalmıştır. Denilebilir ki, Eski Yunan, İran, Hint, Türk ve Çin uygarlıkları birbirleriyle bu yol üzerinde buluşmuşlardı. Yine denilebilir ki İpek Yolu olmasaydı dünyanın önemli bir bölümünde siyasi ve ekonomi tarihi, kültür ve din tarihi de çok farklı biçimde gelişirdi.
İpek Yolu tek bir yol değildi; çoğunlukla Hintli tüccar, aracı ve kaşiflerin yolculuk ettiği diğer rotalara da bağlanan, 6500 kilometrelik son derece engebeli bir araziyi aşarak Avrasya’yı çaprazlama kesen bir dizi kara ve deniz rotasından oluşuyordu. MÖ 2. yüzyıl civarlarında oluşan bu yol, ulakların atlı arabalarını değiştirebildiği ve Akdeniz’e dek uzanan bir yolculuk için zinde atların bulunabildiği İran’ın Zağros Dağları’ndan geçen Kral Yolu’na bağlanıyordu. Saten, ipek, kenevir, esans, baharatlar, mücevherler, cam ve ilaçlar batıya doğru; altın, gümüş, halılar ve şaraplar doğuya doğru akıyordu. Bütün büyük ticaret yollarında olduğu gibi İpek Yolu ve Kral Yolu da hem küçüklü büyüklü hastalık ve salgınların mikropları için bir güzergah işlevi hem de kültürler, dinler ve felsefeler arasında bir iletişim hattı görevi görüyordu (1).
İpek Yolu, en eski kıtalararası ticaret yoludur (2).
İpek Yolu’nun güzergahı yüzyıllar boyunca yol üstündeki yerlerin siyasi durumuna ve güvenliğine bağlı olarak değişim gösterdi. En uzun durumunda Pekin’den başlayarak yaklaşık on bin kilometre batıya, şimdiki İstanbul’a, Akdeniz’de de Antakya ve Sur kentlerine uzanıyor, bazı büyük anayollar da kuzey Hindistan’dan geçiyordu. İpek Yolu’nun bazı kesimlerinin tarihi günümüzden 4500 yıl geriye gider (3).
Geleneksel İpek Yolu ticareti 14. yüzyıl ortalarında biter. Bu durumun baş nedenlerinden biri, ulusçu eğilimlere sahip Ming Hanedanı’nın Çin’de iktidar olmasıdır. Bu dönemde Çin yeniden iç ticarete ağırlık vermiş; dışta ise Moğollarla, eskiden bilinen “at karşılığında ipek, tahıl ve çay” ticaretine geri dönmüştür. Bu durumun temelinde, eski bir siyasi kaygı, bozkır halklarından gelebilecek bir tehlikenin önlenmesi bulunuyor, bu ticaretin geliştirilmesinden daha önemli görülüyordu. İpek Yolu’nun sonunu hazırlayan bir diğer neden ise, 16. yüzyıldan sonra uzak mesafeler arasındaki ticaretin Avrupalı denizci ulusların elinde tuttuğu deniz yoluna kayması olmuştur. Büyük navlunlar tüccarlara çok daha büyük kar getirmiştir (4).
Eskiden İpek Yolu Çinli olmayanların Çin’e gelip, Çin mallarını alıp Çin dışı pazarlara götürmesi için kullanılıyordu. 1978 yılında başlayan dışa açılma ve ticaret yaparak zenginleşme sürecinde Çinliler artık 5000 yıldır yaptıkları gibi yerlerinde oturarak ticaret yapma fikrinde değiller. Yeni İpek Yolu da bu açılımda belli ki en kritik güzergahlardan biri olacak (5).
Kuşak ve Yol Girişimi ise çağdaş Çin bölümüne geldiğimizde incelenecektir.
Yararlanılan Kaynaklar
(1) Matematik Sembollerinin Kısa Tarihi, Joseph Mazur, Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları, 2020. Sayfa 31, 32.
(2) Çin 2, Yüksel Görmez, Alfa Basım Yayım Dağıtım San. Ve Tic. Ltd. Şti., 2018.
(3) Napolyon’un Düğmeleri, Penny Le Couteur ve Jay Burreson, Metis Bilim, 2012. Sayfa 112, 113.
(4) Cengiz Han ve Mirasçıları Büyük Moğol İmparatorluğu, Sabancı Üniversitesi Sakıp Sabancı Müzesi, 2006. “İpek Getiren Yol”dan Moğol Barışına, Claudius Müller, sayfa 284.
(5) Çin 2.
Leave A Reply