Kuzey ticaret yolu, 8. yüzyıldan sonra Oğuz (Türkmen), Yedisu Karlukları (Karahanlılar) ve Uygurlar‘ın (9.-11. yüzyıl) kontrolü altına girmiştir. Türk hakanları, bu yol üzerinde kervanları himaye etmekte idiler. Çin imparatorunun Osmanlı sarayına ipekli kumaş gönderilmesine izin veren bir fermanı Topkapı Sarayı‘nda bulunmuştur. İbn Batuta Çin imparatorundan Hindistan’da Delhi sultanına 500 parça kemha (üzeri hafifçe tüylü ipek kumaş) göndermiş olduğunu bildirir. Kırgızistan ve Orta Asya şehirlerine Çinli ipek dokuma ustalarının gelip yerleştiği bilinmektedir. Göktürk kontrolü altında Kuzey İpek Yolu’nun bir kolu, Kuzey Kafkasya üzerinden Trabzon’a geliyordu. Aynı yol üzerinden Çin’e değerli yünlü kumaşlar yollanıyordu (1).
1300’lerde Moğol İmparatorluğu’nda iç mücadele başladı, Moğol Barışının (Pax Mongolica) son bulmasıyla Çin’den ipek ithali güçleştiği onun yerini önemli ölçüde İran ipeği aldı (2).
Kuzey Anadolu İpek Yolu, Tebriz’den Bursa‘ya uzanıyordu (3). Erzurum, Tebriz ipek kervanları için önemli bir yol ayrım merkeziydi (4). Kemah, Trabzon ve Erzincan ile Halep arasında ticaret kervanlarının kavşak noktasıydı (5). İran’dan, Van-Diyarbakır üzerinden gelen yol ile Urfa-Nusaybin-Musul üzerinden gelen Bağdat yolunun kavşağında olan Mardin de Diyarbakır gibi bu ticaretten yüksek gelir elde eden kentlerimizden biriydi (6).
Tebriz ile Bursa arasındaki ipek yolunun kontrolü uğruna verilen mücadele, Osmanlılarla İran hükümdarları arasında 15. ve 16. yüzyıllar boyunca sürüp gitti (7).
İpek ve ipekli gibi değerli eşya bedestende saklanırdı. İstanbul Kapalıçarşı‘da Fatih’in yaptırdığı iki bedestenden birine Sandal (İpek) Bedesten denirdi (8).
İpekli dokuma sanayinin Batı ülkelerine girişi, Fransa için I. François (1515-1547), İngiltere için de I. Elizabeth (1558-1603) döneminde olmuştur. İngiltere’de 1590’lardan itibaren büyük miktarlarda ham ipek ithal edilmeye başlandı ve 1620’lere gelindiğinde ipek ülkenin en büyük ithal kalemi olup çıktı. Bu gelişmeleri, İtalyan ve Doğu ipekleri için ödenen altının ülkeden çıkmasını önleme kaygısı almaya başladı (9). 17. yüzyıl ortalarına gelindiğinde ipek artık bir dizi ithal malının en önemlisi konumundaydı. İran ham ipeği, Avrupa’nın Asya’dan yaptığı ithalatta ikinci sırada yer alıyordu (10).

İran ipek ticareti, Osmanlı ekonomisi devlet hazinesi için birinci derecede önemli bir kaynak oluşturmaktaydı. 16. yüzyılda Tebriz’den Bursa’ya yılda 5 veya 6 kervan gelmekteydi. Bursa’da ipek ticareti için Sultan II. Bayezid döneminde (1481-1512) büyük bir han (Acem Hanı) yapılmıştır. (Hanın adı daha sonra Koza Han olmuştur) Bursa’ya İran ve Suriye’den her yıl 1000 deve yükü ipek gelmekteydi. İzmir 17. yüzyılda bu ticarette Bursa’nın yerini almıştır (11).
Fotoğraf: Pixabay
Öte yandan İran ipeği ticareti 14.-15. yüzyıllarda İtalyan Levant ticaretini canlandıran, 16. yüzyılda Fransa ve İngiltere’de merkantilist-kapitalist ekonomiye önemli katkıda bulunan bir ticaret olmuştur. (Avrupa’da, 16.-17. yüzyıllar arasında, kapitalizm öncesi geçerli ekonomik doktrin olan merkantilizmin temel amacı, ülkeye giren altın-gümüş miktarını artırmak, çıkışını ise azaltmaktır.) Fransa’da (1547, Lyon) ve İngiltere’de 1580’lerden başlayarak ipek endüstrilerinin kurulması ve ipeğe gittikçe artan talep, bu memleketlerde kapitalizmin gelişmesine önemli ölçüde yardım etmiştir (12).
Yararlanılan Kaynak
Orta Asya’dan Anadolu’ya Türk Sanatı ve Kültürü, Yeni Türkiye Yayınları, 2006.
Tarihte İpek ve İpekli Kumaş; Ticaret, Yollar ve Şehirler, Prof. Dr. Halil İnalcık, Sayfa 329-375.
(1) A.g.e., sayfa 333.
(2) A.g.e., sayfa 340.
(3) A.g.e., sayfa 347.
(4) A.g.e., sayfa 353.
(5) A.g.e., sayfa 354.
(6) A.g.e., sayfa 356.
(7) A.g.e., sayfa 359.
(8) A.g.e., sayfa 357.
(9) A.g.e., sayfa 363.
(10) A.g.e., sayfa 364.
(11) A.g.e., sayfa 366.
(12) A.g.e., sayfa 366.
Leave A Reply