
Özgürce Konuşma Bilmecesi, Ai Weiwei, 2017.
Eserdeki porselen süsler, bir araya geldiklerinde Çin haritasını oluşturuyor. Her süsün üzerine oyulmuş Çince imler, Qing Hanedanı’na (1644-1911) tarihlenen, bu dönemde imparatorların ve saray mensuplarının taktığı pandantiflerden esinlenmiştir. Sanatçı, ifade özgürlüğü mücadelesini yansıtmak amacıyla bu eseri yapmıştır.
Fotoğraf: Füsun Kavrakoğlu, Sakıp Sabancı Müzesi, 2017.
Doğu’ya doğru gidildikçe olumsuzluk üzerine odaklanma eğilimi artar; çünkü Doğu’ya gittikçe toplulukçu zihniyet hakim olur. Bu zihniyete göre gelişim, olumsuzu saptamak ve bertaraf etmek demektir.
Saygı, sevgi, vefa, utanç, merhamet, sempati gibi başkalarına yönelik duygular, toplulukçu kültürlerde daha baskındır.
Toplulukçu kültürlerde insanlar kendilerini hayata uydurur. Japonlar, Çinliler gibi yazılı kültüre sahip toplumlar bunu sorumluluk alarak yapar.
Serotonin hormonunun salgılanmasını kolaylaştıran gen varyantının toplulukçu kültürlere sahip ülkelerde daha fazla olduğu tespit edilmiş. Bu hormon, kaygıyı azaltan, sosyalleşmeyi kolaylaştıran bir salgıdır. Mutluluk sağlayan dört hormondan biri olan serotonin, sosyal bağlarla ilgili olduğundan, toplumsal olarak nitelendirilir. Bu hormon kişiye, önem verdiği insanlar için fedakarlık yaptırır, sosyal bağları güçlendirir, iş birliğine ve uyuma yöneltir, güven ve gurur hissi verir. Çin’de bu gen varyantının çok baskın, kaygı düzeyinin düşük olduğu saptanmış.
Nazar kavramı, Japon, Çin, Kore gibi birçok toplulukçu kültürde farklı formlarda karşımıza çıkmaktadır.
Doğu Asyalılar için sessizlik, iletişimin doğal bir parçasıdır.
Yararlanılan Kaynaklar
Türk’ün Aklı Nasıl Çalışır?, İdil Sevil, Hümanist Kitap Yayıncılık, 2020. Sayfa 55, 59, 60, 61, 65, 75, 94,
https://confusedious.wordpress.com/2011/11/02/is-gene-culture-coevolution-at-the-reins/
Leave A Reply