Öykü okumayı da roman veya inceleme okumak kadar seviyorum.
Geçenlerde Raymond Carver’in iki öykü kitabını Şelale Germirli’nin tavsiyesi üzerine okudum. Benim sevgili okuma grubum, Mutlu Sanat Odası’nın Batı Edebiyatı seminerlerinde hocamız Sevin Emiroğlu ile Raymond Carver’ı işlemiş. Ne yazık ki bir süreden beri aralarına katılamıyorum.
1938-1988 yılları arasında yaşamış olan Carver, işçi sınıfından. 18 yaşında evleniyor, karısı ise 16 yaşında. İki yıl içinde iki çocukları oluyor, çok geçim sıkıntısı çekiyorlar. Üç defa iflas ediyor. Carver da babası gibi alkolik oluyor, 1977 yılında tedavi olup hayatının son on yılında alkol sorunundan kendini kurtarıyor. İlk evliliği tüm zor şartlara rağmen 22 yıl sürüyor. İkinci karısı şair Tess Gallagher ileilk karısından boşandıktan bir yıl sonra tanışıyor, dokuz yıl birlikte yaşıyorlar, evleniyorlar ve Carver iki ay sonra beyin tümörü ve akciğer kanserinden ölüyor.
Kapıcılık, işçilik, satıcılık yapıyor, değirmenlerde, benzin istasyonlarında, depolarda, temizlik işlerinde çalışıyor, bazı işlerinden alkol sorunu yüzünden kovuluyor ve hep para sıkıntısı çekiyor. Ama bu arada hem kendisi hem karısı, part-time üniversiteye de gidiyor ve bitiriyor. Raymond Carver, üniversiteye giderken yazmaya ve yazı dersleri almaya başlıyor. Lisans derecesini Humboldt Üniversitesi’nden aldıktan sonra Iowa ve Chico Üniversitelerinden de dersler alıyor ve sonunda bir çok üniversitede hocalık yapıyor. 1980-1983 yılları arasında ise ünlü Syracuse Üniversitesi’nde hoca. Academy of Arts and Letters üyesi, Hartford Üniversitesi’nden Edebiyat Doktoru, Brandeis Medal for Excellence kazanmış, zorlu, mutsuz ama başarılı bir yaşamı olmuş, başarılarının karşılığını da yaşarken görebilmiş şanslı biri.
Düzene kaos uygulayan, üstü örtülü, derindeki gerçeği ile Postmodernizm’in Gerçek sorunsalına uygun bir bakış açısı sergileyen Carver, Amerikan edebiyatının “Kirli Gerçekçilik” (Dirty Realism) akımının öncüsü. Bu akımın üyelerinin tümü Vietnam Savaşı’na karşı çıkmış, yaşamı süslemeden gösteren, boşluk duygusunu içlerinde hisseden, kötümser, alaycı, zaman zaman edebi dilde alışık olmadığımız deyimler ve kelimeler kullanabilen, çağdaş Amerikan hayatı üzerine yazan, kahramanları ve bazan kendileri de yitik, çoğu içkiye düşkün.
Kuzey Amerika Edebiyatında benzer alt kategoriler var. Bunların adlarını ve temsilcilerini de paylaşıyoruz: Lost Generation (Faulkner, Fitzgerald), Beat Generation (Kerouac, Burroughs), New Journalism (Mailer, Capote, Wolfe), Dirty Realism (Carver, Ford). Charles Bukowski, Beat Generation ve Dirty Realism’in ‘vaftiz babası’ sayılıyor.
Doğrudan otobiyografi yazmadığını, biraz otobiyografi ile bol bol hayal gücünün en iyi yöntem olduğunu, edebiyatta etkileşim diye bir şeyi kabul etmediğini, kendi yazılarında en büyük ve tek etkileşim kaynağının iki çocuğu olduğunu, bir şey üstüne yoğunlaşabilme konusunda yeteneksiz olduğu için roman yazmaya kalkışmadığını kısa öykü ve şiir yazmayı seçtiğini, normal konuşma dilini kullanmayı önemsediğini, söylemek istediği şeyden başkasını söylememenin çok önemli olduğunu, ‘yalancı bir şiirsel dil’ kullanmamak gerektiğini, bir kısa öyküde her şeyin önemli olduğunu, en az sayıda sözcük kullanmanın önemini, bir öykü için otuz ya da kırk, bir şiir için ise kırk-elli kadar taslak çıkarttığını, kendisine minimalist yazar denmesinden hoşlanmadığını, çünkü minimalist sözcüğünde bakış-açısı ve biçim darlığını çağrıştıran şeyler olduğunu, dindar olmadığını ama mucizeler ve yeniden dirilme konusunda hiç kuşkusu olmadığını, öykülerinin daha çok iç mekanlarda geçtiğini, altı ay geçmiş ve hiç şiir yazmamışsa sinirli olduğunu, son yıllarında para durumunun düzeldiğini, Michael Cimino’nun gerçekleşmeyen projesi için yazdığı Dostoyevski’nin Suç ve Ceza senaryosu ile iyi para kazandığını, hatta bir Mercedes aldığını son kitabı Ateşler’de biraraya getirilen deneme ve söyleşilerinde bizlerle paylaşıyor.
Ateşler, Amerika Birleşik Devletleri’nde basıldığı haliyle Adam Yayınları’nda çıkmış.
Raymond Carver’ın okuduğum ikinci kitabı ise, 1976 yılında ABD’de yayımlanan, Lütfen Sessiz Olur musun, Lütfen?, Can Yayınları’ndan çıkmış.
Leave A Reply