
İsimsiz (Freud’un Masası), Ania Soliman, 2015.
Kağıt üzerine kurşun kalem ve yakımlı süsleme.
14. İstanbul Bienali, Pera Müzesi.
Fotoğraf: Füsun Kavrakoğlu
- Bir nöropsikiyatr olan Freud, nevrozlar içerisinde en çok histeri üzerine yoğunlaşır. Bilim çevresini rahatsız eden istismar teorisini öne çıkarır. Bu teoriye göre histerik hastalar, ağır cinsel istismar kurbanlarıdır ve suçlu adaylar babalar, anneler, bakıcılar, büyük kardeşler, öğretmenler gibi yakın çevredir. Çocuklukta unutulan bu travma, ergenlikte anımsanır ve hemen bastırılır. Ruhsal acılar fiziksel rahatsızlıklara dönüşür: Hasta, hiçbir fizyolojik nedene bağlı olmayan görme bozuklukları, kısmi felçler, ağrılar yaşamaya başlar.
- Freud’un 1887-1904 yılları arasında Berlinli kulak burun boğaz uzmanı Wilhelm Fliess olan arkadaşlığı bilimsel görüşlerin paylaşılmasını içeren kıymetli bir arkadaşlıktır. Fliess tarafından başlatıldığı düşünülen arkadaşlıklarının kopuşu Freud için telafisi mümkün olmayan bir kayıp olur. Freud, geleneksel akademik çevrelerin tepkisiyle karşılaşan teorilerini anlattığı arkadaşını kaybedince iyice yalnız kalır; bu kaybın, hayatı boyunca süren bir ıstırabın da kaynağı olduğu söylenir. (4)
- Kendini analiz etme yöntemine 1895 yılında rüyalarını incelemeyi de dahil eder. Her sabah kaydettiği rüyalarında gördüğü şeyler için serbest çağrışım yöntemini uygular. Serbest çağrışım, psikanalitik terapide kullanılan ve danışandan aklına ne geliyorsa, uygun ya da anlamlı diye düşünmeden, düşüncelerin, rastgele kelimelerin, imgelerin ya da sembollerin paylaşılmasını içeren bir tekniktir. (5). Freud bu sürece oto analiz / self-analysis adını verir. 1900 yılında yayınlanan Rüya Yorumları adlı kitabı, Ödipal Kompleksin de ana hatlarını ortaya koyan eseri olur.
- 1901 yılında yayımlanan Günlük Hayatın Psikopatalojisi adlı kitabı dil sürçmelerini de içerir (Freudian slip). Freud, dil sürçmesi veya unutmanın sebeplerinin açığa vurulamayan güdülerin bir yansıması olduğunu söyler.
- 1902 yılında öğrencilerinin isteği üzerine, haftada bir kere toplanacak olan tartışma grubunu kurar. Alfred Adler ve Carl Gustav Jung öğrenciler arasındadır. Bu iki öğrenci sonraları Freud’un cinselliğe yaptığı vurguya karşı çıkarlar: 1911 yılında Adler, 1914 yılında ise manevi oğlu dediği, psikanalizin mirasçısı olarak gördüğü Jung ondan kopar. (4)
- “Psikanaliz benim eserimdir. Psikanalizin ne olduğunu hiç kimse benden daha iyi bilemez”, der. Cinselliğin rolü hakkında farklı düşünenleri aforoz eder. Freud, o çok ünlü “puro her zaman puro değildir” sözünü söylemiştir.
- 1920’li yıllarda psikanaliz yalnızca hastalıkları tedavi etmeye yarayan bir araç iken, onu, insan motivasyonunu ve kişiliğini anlamaya çalışan teorik bir sisteme dönüştürür.
- 1923 yılında ağız kanseri olur. Yaşamının son 16 yılını ağrılarla ve 33 ameliyatla geçirir; damağının ve üst çenesinin bir bölümü alınır. Bu süreçte de hasta görmeye ve tiryakisi olduğu tütünü içmeye devam eder.
- 1933 yılında Hitler iktidara gelince Naziler Freud’un kitaplarını da yakarlar. İktidarın Yahudi aleyhtarlığına rağmen ülkesini terk etmek istemez. 1938’de Avusturya’nın ilhakı ve kızı Anna’nın tutuklanarak bir gün alıkonulması sonrasında Londra’ya gitmek zorunda kalır. Kişisel doktoru Max Schur ile yaptığı anlaşma gereği daha fazla acı çekmemek için aşırı dozda morfin ile yaşamı 1939’da son bulur. (4)
14. İstanbul Bienali, ağır cinsel istismar kurbanları, Alfred Adler, Ania Soliman, Carl Gustav Jung, Freud, Freud’un Masası, Freudian slip, Günlük Hayatın Psikopatalojisi, histerik hastalar, Hitler, istismar teorisi, Max Schur, nöropsikiyatr, Ödipal Kompleks, oto analiz, Pera Müzesi, psikanaliz, puro her zaman puro değildir, Rüya Yorumları, self-analysis, serbest çağrışım yöntemi, Sigmund Freud, Wilhelm Fliess, yakımlı
Leave A Reply