HAFIZ
(1325-1390)
Hafız, yaşamına ilişkin kesin bilgiler olmayan, ondördüncü yüzyılda yaşamış, en ünlü İran’lı şairlerden biridir. Olağanüstü coşkulu ve müzikli bir şiir dili kurmuştur.
Şiraz’da doğmuştur. Farsçanın en büyük, Doğu’nun en lirik şairlerinden biri olduğu kabul edilir. Sadi ile İran tasavvuf şiirinin öncülüğünü yapmıştır. Eski Arap şiirinin vazgeçilmez nazım biçimi olan kasidenin içindeki duygusal şiir bölümünü geliştirerek Divan Edebiyatı’nda gazel diye ünlenecek birimi olgunlaştırmış, bu türün en eksiksiz örneklerini vermiştir. Gazel, özellikle aşk, güzellik, şarap konusunda yazılmış belirli biçimde yazılmış şiirdir. Hafız gazelde tam bir konu bütünlüğünün yanı sıra, ses ve uyum etkisi sağlamıştır. Osmanlı Divan Şiiri en çok Hâfız’ın etkisinde gelişmiştir, Hafız’dan etkilenmeyen Osmanlı şairi yok gibidir. Goethe’nin de ondan esinlenerek Doğu Batı Divanı’nı yazdığı bilinir. Şiirlerinde gerçeküstü öğeler de bulunur.
1387’de Şiraz’ı işgal eden Timur’un saldığı vergiyi ödeyemeyen Hafız’a bir beytini hatırlatarak “Sen ki sevgilisinin yüzündeki bir ben için Semerkant ve Buhara’yı bağışlayacak bir adamsın, nasıl olur da yoksulluktan söz edip saldığımız vergiyi ödemezsin?!.” deyince Hafız, “İşte bu ölçüsüz cömertliğimiz yüzünden bu hallere düştük!.” diye cevap verip vergiden muaf tutulmuş.
Dili akıcı ve anlaşılması kolay olan şiirinde herkesi kuşatan sevgiyi ve mutluluğu konu almıştır. Hafız, gazellerinde şarap ve meyhaneden çok sık söz eder. Şarap; aşk, coşku, neşe, birlik sembolü olarak; meyhane ise gönül ya da dünya olarak yorumlanabilir. Hafız’ın gazelleri daha yüzlerce yıl çeşit çeşit bağlam içinde yorumlanacaktır.

Kabri şiir, edebiyat ve kültür şehri Şiraz’da, şiirlerinde anlattığı gibi bahçelerin içerisindedir. Daha sonra Şiraz’ı zapteden Sultan Ebü’l-Kasım Bahadır’ın veziri Muhammed Muammui tarafından kabri üzerine mükemmel bir türbe yaptırılmıştır. Türbesi bir Mektep, bir Ocak gibidir. Günümüzde de çok ziyaretçisi vardır. Türbede zaman zaman gazelleri bir erkek sesi tarafından okunmakta, mutlaka dinleyenleri olmaktadır.

Lahdinin üzerinde bir eseri yazılıdır. Vefatından sonra sevenleri tarafından 400 civarında gazeli bir araya getirilerek meşhur Divan’ı oluşturulmuştur. Bir Acem’in evinde mutlaka bir Kur’an, bir de Hafız’ın Divan’ı bulunurmuş. Divan’ı bir çeşit fal ve niyet kitabı gibi değerlendirilmiştir (Lisanü’l-Gayb: Gizliliğin Dili). Kabrinin başona gaelen her yaştan erkek ve kadın ellerindeki Divan’ın gelişigüzel bir sayfasını açıp, o sayfada yazılı olanın, tuttukları niyetin cevabı olduğuna inanıyorlar. Biz türbeyi ziyaret ederken bu niyetle orada bulunan bir grup vardı.
Yararlanılan Kaynaklar
- hamdimert@hotmail.com
- Çağdaş İran Edebiyatının Doğuşu ve Gelişmesi, Prof. Dr. Mehmet Kanar, İletişim Yayınları, 1999.
- Selected Poems of Hafız, A. J. Arberry.
- Hafız’ın Kabri Olan Bahçede Bir Gül Varmış, Münevver Oğan, irankulturevi.com.
Leave A Reply