The New Yorker dergisi, J. D. Salinger ile yaptığı gibi Murakami ile de özel yazar sözleşmesi imzalamış ve 1990’dan başlayarak yirmi beş yılda yirmi yedi öyküsünü yayımlamış. Murakami, Amerikan pazarında satışlarının bu dergi tarafından büyütüldüğüne inanıyor (26, sayfa 175, 185, 187). 2005 yılında Sahilde Kafka’nın ABD’de yayımlanmasının ardından kitapları tüm ABD’de çok satanlar listesinde yer almaya başlamış. 1Q84 (ABD, 2011) çok satanlar listesinde ikinci sıraya, Renksiz Tsukuru Tazaki’nin Hac Yılları adlı romanı birinci sıraya çıkmış (ABD, 2014), eski kitapların da satışları hareketlenmiş. Murakami kitaplarına olan ilgi Rusya ve Doğu Avrupa ülkelerinde başlayıp 1990’ların ikinci yarısında giderek Batı Avrupa’ya yayılmış (26, sayfa 194). Hatta Rusya’daki çok satanlar listesinde ilk on içindeki kitapların yarısı Murakami’ye aitmiş. İki Almanya birleştikten sonra romanları Almanya’da da çok okunmaya başlamış. Fakat Avrupa ve ABD’den önce Murakami kitapları Japonya, Kore, Çin Halk Cumhuriyeti ve Tayvan’da ilgi görüyormuş (26, sayfa 195, 196).
Eserlerinde Japon törelerine pek sık yer vermiyor, bu yüzden Murakami bir dünya edebiyatı yazarıdır deniyor. Klasik Japon yazarlarından hoşlanmadığı biliniyor. Geleneği reddedip geleceği Batı’da arıyor, diyen eskiler Murakami’ye bata kusay derken, Japon gençleri onun ironik stilini seviyor, onu cool buluyor (Japonlar süt ürünü tüketmiyor, Batı’ya özenenlere bata kusay, yani tereyağı kokan diyorlar). Japon törelerine eserlerinde yer vermez ama örtük şiddeti estetize ve stilize ederek sıradanlaştırır. Eserlerinde iyi ve kötü şiddet söz konusudur. Japonya’da şiddet, Japon değerlerini devam ettirmeye yöneliktir ve iyi şiddet kutsaldır, içinde cemaat ideallerini barındırdığı için uyumdur (2).
Japonya’da “Murakami’nin kitaplarının yurtdışında satılmasının nedeni, kolay çevrilir cümlelerle yabancıların kolaylıkla anlayacağı konuları yazıyor olmasındandır,” “özgünlük durumunu abartmış, başıbozukluğun elebaşlarından biri,” deniyormuş (26, sayfa 191, 193).
Japonya’da eserlerine ve şahsına yönelik eleştirilerin çok sert olması, onu, 1980’li yılların ikinci yarısında, istediği gibi romanlar yazabilmek için uzun yıllar ülkesinden uzaklaştırmış. Ona göre özgür insan, istediği şeyi, istediği zaman, istediği biçimde yapan kişidir (26, sayfa 99, 191).
Leave A Reply