Geçenlerde okuduğum bir haber epey canımı sıktı.
Hassasiyet Editörlerinden Edebi Restorasyon başlıklı yazıda (*), Agatha Christie’nin romanlarındaki “uygunsuz” ifadelerin yayıncısı tarafından eserlerinden çıkartılacağı haber veriliyordu.
Oysa ben bir müddetten beri, bunun tam tersini yapmaya çalışıyorum.
Batıda Doğu, İslam ve Türk Algısı diye bir dizi yazıyorum. Şu ana kadar 75 yazı oldu. “Doğu”, Yahudileri, Afrikalıları, Asyalıları, Latinleri, sömürge olmuş halkları kapsıyor. Bu grup, Türkler ve Müslümanlar hakkında yazılmış ibareleri çeşitli eserlerden derleyip yazıyorum.
Amacım, günümüzde haberleri okurken/dinlerken onları gerçekten anlayabilmemizi sağlamak. Bugünün olaylarını ancak geçmişin izini sürerek anlayabiliriz. Çünkü Batı’nın gözündeki “Ötekiler” bir günde oluşmadı. Önyargılar ve tarih hakkında bilgi sahibi olmak, ırkçı yaklaşımları anlayabilmek için edebiyat sosyolojisi çok önemlidir. Metinler sayesinde kendimizi düzeltmek olanaklıdır, ya da en azından bu ümidi beslemek istiyorum.
Toplumsal gerçekliğe dair bilgi sahibi olmak önlenirse bu, onların yazılmış ve silinene kadar da okunmuş olduğu gerçeğini değiştirmeyecek.
Ian Fleming’in eserlerine ise “Bu kitap, modern okuyucuların rahatsız edici bulabileceği terim ve yaklaşımların yaygın olduğu bir dönemde yazılmıştır” notu düşülecekmiş.
Kolektif bilinçaltının nasıl oluştuğunun izini sürebilmemiz lazım.
(*)Milliyet Sanat, Seyhan Akıncı, Haziran 2023. Sayfa 89-91.
Leave A Reply