Kültür, bir toplumun tüm bilgileri, moral değerleri, kanunları, gelenekleri, fikirleri, dini inançları, batıl itikatları, sanatı, yaratıcılığı ve yeniliklere açıklığı ile ilgilidir.
Bazı gelenekleri ve değerleri yeri geldikçe reformlarla şekillendiremeyen toplumlarda kültür düzeyi daima sınırlı kalacaktır.
Kültür, eğitim ve disiplin düzeyini, toplumsal tecrübeleri, sosyal değerleri, entelektüel gelişimleri ve yaratıcılığı içeren bir bütündür. Kültür seviyesi, ifade edilen tüm değerlerin gelişimine ve birey ile toplumun sosyal ve ekonomik refahına da bağlıdır. Eğitim sisteminde yaratıcılığı öne alarak kültürü zenginleştirmek mümkündür.
İsveçli yazar Selma Lagerlöf, kültür, insanın öğrendiği her şeyi unuttuktan sonra geriye kalandır, demiştir. Kalanı, durmadan beslemek kültürün ölmezliği ve sürekliliği bakımından önemlidir.
Sartre’a göre kültürlü insan, dünyadaki durumunu anlamasına yarayan bilgi ve yolları edinmiş kişidir. Vedat Günyol’a göre ise, kafasını ve yüreğini dünyaya ve çağına, çağdaşlarına açan insandır.
Çağını yüreğinde yaşayıp özümsemiş insanların yaşam biçimlerinden, dünyaya bakış açılarından, deneyimlerinden kaynaklanan bir üründür uygarlık.
Konfüçyüs, kültürlü ve uygar insanı üstün tutarak, o, önce düşüncelerini eyleme geçiren, sonra da davranışlarına uygun olarak konuşan kimsedir, der.
Cumhuriyet gazetesinin kültür sayfasındaki yazılarını takip ettiğim Oktay Ekinci’nin genç yaştaki vefatı beni çok üzdü. 18 Ekim tarihli Zeynep Oral’ın “..iki gündür sensiz kalan kentler için, sensiz kalan çevre için, sensiz kalan doğa için ağlıyoruz” diye başlayan yazısını okuyunca bu kültür adamı için, kültürü yazmak istedim. Yukarıdaki tüm tanımlamalara uyan Ekinci’nin kaybı, büyük bir kayıp olmuştur.
Başka bir kültür adamını, geçenlerde kaybettiğimiz Tuncel Kurtiz’i de bu vesileyle anmak isterim. Bağdat Caddesi’nde görüp beğendiğim panoyu görüntülemiştim. Paylaşıyorum.
Leave A Reply