Çin’den Japonya’ya gelen ilk akım, MS 3.-4. yüzyılda Konfüçyüs düşüncesi olmuş. MS 6. (1)(2) veya 8. yüzyılda (3) ise Budizm Kore’den gelmiş.

Dekorlu Ok uçları Şinto veya Budist mabetlere adak için bırakılırdı. Edo Dönemi, 1603-1868.
Militer bir ruh yaratmak için Budist ögelerin azalıp, Şinto ögelerin artması gerekir.
Fotoğraf: Füsun Kavrakoğlu, Museo d’Arte Orientale di Ca’ Pesaro, Venedik, 2017.
Budizm’in merhamet, vazgeçiş, sürekli olmayış ve Boşluk gibi kavramlarından yola çıkarak, bazı Şinto üstatları, Budizm’in Japon ruhunun erkeksiliğini ortadan kaldırdığını düşünmüş ve bunu kınamıştır. Oysa Japonya, Budizm’in Zen biçimi altında, savaşçının hizmet vermesini kabul ettiği tek topraktır (4).
Amerikalı Amiral Matthew Galbraith Perry, 1854’te Japonları limanlarını yabancı tüccarlara açmaya mecbur bıraktı. Son Şogun, 15 yaşındaki İmparator Meiji adına iktidarı ele geçiren samuray grubunun baskısı ile 1868 yılında istifa etmek zorunda kaldı. Geçmişten kopuşu belirginleştirmek için saray ve yeni idare Edo’ya yerleşti. Edo’ya, kelime anlamı Doğu Başkenti olan Tokyo adı verildi. Meiji döneminde (1868-1912) Batılılaşma, teknolojinin özümsenmesi ile sanayileşmiş ulus olma sürecinin başlamasının yanında milliyetçilik de yükseldi. Yaşayan bir tanrı sıfatıyla imparatora tapınma kültü canlandırıldı. Budist mezhepler bastırıldı, tapınakları ile sanat eserlerinin birçoğu tahrip edilerek Şinto’nun tek bir ulusal din haline getirilmesi için çaba harcandı (5). İmparator ailesi Şinto inancındadır (6).
Çin Budizmi kadını doğuştan kötü karma olarak görür ve kurtuluşa ulaşamayacağını kabul eder. Bu yüzden ana kıtada Budist rahibe yokken Japonya’da Şinto inanışının güçlü etkisiyle rahibeler vardı. Ancak Heian Dönemiyle birlikte (794-1185) kadınların Budist inancında kutsal olan bazı yerlere girmeleri yasaklanmış, Şinto kurumu hiyerarşisinde de ikincil konuma düşmüşlerdi. Kadın şamanların (miko) dini gücü, zamanla Şinto rahibeliğine dönüşmüştü. Modern Japon kültüründe Şinto tapınak görevlisi veya rahibe miko olarak adlandırılır (7). Mikoşi, taşınır Şinto tapınağına verilen isimdir. Şeftali cennet meyvesidir. Göğün 7 kat olduğu düşünülür.

Bir Şinto gelini. Damadın kıyafetinin adı ise erkek çocuk kıyafeti için de kullanılan hakama (8).
Japonya’da Şinto ibadethanelerinde, tapınaklarda ve kiliselerde farklı tarzda düğünler yapılabiliyor. Çiftin düğün yeri seçimi dinden bağımsız gerçekleşiyor. Hıristiyan olmayan bir çift kilisede evlenebiliyor. Şinto stili düğünlerdeki ilginç ritüellerden biri gelin ile damadın düğün sakesi içmesi. San-san-ku-do adı verilen ritüel, yeni evlilerin yaşamı paylaşmasını temsil ediyor (9).
Fotoğraf: Füsun Kavrakoğlu, Kyoto, 2006.

Şinto tapınaklarında yer alan taş fenerler bağıştır. 710 yılında, Fujiwara Ailesi tarafından yaptırılmış olan ve UNESCO listesinde yer alan Kasuga Tapınağı’nda 3000 taş ve bronz fener var. Burada yılda iki kez fener festivali yapılıyor. Fenerlerin üzerindeki kağıtlarda dualar yazılıymış.
Fotoğraf: Füsun Kavrakoğlu, Nara, 2016.
İslamiyet’in Japonya’da resmen kabul görmesi 1857’de Sibirya’da doğmuş Tatar kökenli Abdürreşid İbrahim sayesinde olmuş. Tokyo’daki tek cami, Türkiye’nin de katkılarıyla hizmet veriyor.
Yararlanılan Kaynaklar
(1) Kültür Bilincini Geliştirme Vakfı Hülya Akal Seminerleri.
(2) Dünya Sanat Tarihi, John Fleming ve Hugh Honour, Alfa Basım Yayım, 2015. Sayfa 696.
(3) A.g.e., sayfa 694.
(4) Mişima ya da Boşluk Algısı, Marguerite Yourcenar, Can Yayınları, 2011. Sayfa 43.
(5) Dünya Sanat Tarihi, sayfa 696.
(6) KBGV Hülya Akal.
(7) Dr. Esin Esen 2007, 2009, 2019, 2020.
(8) KBGV Hülya Akal.
(9) National Geographic, Şubat 2015.
Leave A Reply