
Fotoğraf: Ruhların Kaçışı, Efsane Kareler.
Ruhların Kaçışı (2001), Komşum Totoro’dan daha büyük bir etki yaratmıştır. Bu filmde Miyazaki 40 kişilik bir animasyon ekibiyle çalışmıştır. Film Japonya’da Titanic’in rekorunu kırmış, o ana kadar en çok hasılat yapan film olmuştur. Bu film, 2002 Berlin Film Festivali’nde bir ilke imza atmış, festival tarihinde animasyonla En İyi Film Ödülü’nü kazanan ilk film olmuştur. Ruhların Kaçışı, 2003 Oscar Ödüllerinde En İyi Animasyon Ödülü’nü kazanır. Dünya genelinde 57 ödülün sahibi olan Ruhların Kaçışı, küçük bir kızın domuza dönüşen anne babasını kurtarmaya çalışmasını ve bu süre içinde yaşadığı değişimi konu eder (1).
Hayalet (oboke), Japon kültürünün vazgeçilmez bir unsurudur. Bunun bir türü olan Yurei, çektiği acıların intikamını almak veya başka bir amaçla yaşayanların arasında dolaşan kadın hayaletlerdir. Bunlar yaşam ile ölüm arasında gidip gelirler (2).
Hayao Miyazaki’nin animeleri arasında uzun zamandır zevkle izlenen Ruhların Kaçışı’nda, evrensel mesajların yanı sıra geleneksel Japon kültürü ögelerinin yoğun kullanımı da söz konusudur.
Şinto tapınaklarının girişinde yer alan kapının, torii, filmdeki sahnede ağaca doğru eğilmiş olması Japonya’da Şinto inanışına eski özenin gösterilmediğine işaret eder. Şintoizm’de, iki tarafta yüzü bulunan, kadın görüntüsündeki taş yontunun, Dosojin’in, yolcuları koruduğuna inanılır. Ruhun, aynanın arkasında oturduğuna inanılır. Filmde geçen bir uyarı da Japon yaratılış efsanesine dayanır: Bulundukları dünyadan bir şey yemezse yok olmak. Tanrıça İzanami öldüğünde Tanrı İzanagi onu karanlık ülkeden geri getirmek ister ancak İzanami diğer dünyanın yiyeceğini yediği için artık oraya aittir. İzanami’nin diğer dünyadaki görüntüsünden korkan İzanagi kaçıp bir mağaraya girer ve girişi bir kaya ile kapatır. Böylece ölüm ve yaşam iki ayrı dünya olarak birbirinden ayrılmış olur. Yüzü Olmayan ile ilgili iki teori vardır: birincisi yüzünde Noh maskesi olan bir yaratık olduğudur. Maske, duygularının anlaşılmazlığının sembolüdür. İkincisi ise Japon efsanelerinde geçen, Yüzü Olmayan Hayalet adında, kötücül bir yaratık olduğudur. Diken olduğunu düşündükleri sivri objeye bir ip bağlayıp hep birlikte çekmeleri, Kyoto’daki Gion Festivali’nde, devasa tahta arabalardan oluşan mikoşi’leri (taşınır Şinto tapınağı) tapınağa kadar çekmelerini düşündürür. Gion Festivali, 9. yüzyıldan beri yapılan, Japon toplumundaki uyumlu çalışmanın canlı örneklerinden biridir. İlk uygulama, büyük kıtlığa karşı yapılmıştır. Japon halk inanışında shikigami, gözleri olmayan, kağıttan yapılmış, beyaz kuşlardır. Kendi başlarına kimseye zararları olmasa da birinin yönetimiyle tehlikeli varlıklara dönüşebilirler. Yine Japon halk inancında, kamikakushi, insanların bir süreliğine tanrı tarafından saklanması, vardır. Miyazaki, bir söyleşisinde her şeyin bir ruhu olduğunu, bu nedenle her şeye hak ettiği değeri vermek gerektiğini söyleyerek Ruhların Kaçışı’nın mesajını özetlemiştir (3).
Tokyo’daki anime müzesi Ghibli’yi rehber eşliğinde gezmek mümkün. Ancak yoğun talep yüzünden bilet bulmak zor. Bazen ziyareti bir sonraki aya ertelemek gerekebiliyor (4).
Yararlanılan Kaynaklar
(1) Ağaçlar ve İnsanlar Eskiden Çok İyi Arkadaştılar, Okan Çil, Kafkaokur, Nisan 2021.
(2) Çağdaş Japon Edebiyatı ve Haruki Murakami, Hande Öğüt, Varlık Kitap Eki 164, Ocak 2006. Sayfa 79.
(3) “Ruhların Kaçışı”nda Japon Kültür Ögeleri, Ali Volkan Erdemir, Kafkaokur, Nisan 2021.
(4) Zıtlıklar Ülkesi Japonya 2, Mustafa Balbay, Cumhuriyet, 14 Temmuz 2019.
Leave A Reply