Utanç, toplulukçu kültürde hakim duygudur. Çünkü başkaları nezdinde yapılan hatadan kaynaklanır. Toplulukçu kültürde asıl problem başkalarının önünde hatalı, eksik olmaktır. Bireyci kültürden olan Amerikalılar, utancı ‘zayıf, sıkıcı ve önemsiz’ bir duygu olarak nitelendiriyorlar (1).
Japon kültüründe üzüntü değerli bir histir. Her şeyin içinde bir hüzün olduğuna inanılır (2).
Japonlar ‘düşünceli’, ‘şanslı’ gibi birçok niteliği duygu olarak kabul ederler (3).
‘Ben’ kelimesinin Japoncada birçok karşılığı var: Kişi kendinden yüksek statüdeki biriyle konuşurken kendinden farklı şekilde bahsedebilir; cinsiyete ve yakınlığa göre farklı bir ‘ben’ vardır. Türkçedeki ‘sen/siz’ yerine Japoncada üç alternatif vardır (4).
Gözler, Doğu kültürlerinde duygu ifadesinde sık kullanılır: Japonya’da kızgınlık üçgen gözlerle, kıskançlık kırmızı/sıcak gözlerle, aşağılama soğuk gözlerle, şaşkınlık siyah beyaz dönen gözlerle, zevk kısık gözlerle anlatılır (5).
Japoncada ‘kan başıma sıçradı’ ile kızgınlık, ‘başımdan aşağı su döküldü’ ile şaşkınlık, ‘başın tutması’ ile kaygı, ‘başı kaşımak’ ile utanç ifade ediliyor. Japonların kızgınlığı ayrıntılandırması ilginç: Kızgınlık karın bölgesinde başlayıp önce göğse ve sonunda başa ulaşıyor. Son raddeye yani başa varmadan duygunun izlediği yol, kızgınlık gibi güçlü ve zararlı olabilecek bir duygunun kontrolünün Japon kültüründeki kritik önemini yansıtıyor (6).
‘Hayatı olumlu değerlendirmeye yatkınlık’ (positivity) açısından Japonya, Çin ve Kore en gerilerde yer alıyor (7).
Toplulukçu kültürlerde mutlu hissedilse dahi bu dile getirilmez. Bunun kıskançlığı ve kötü bakışı çektiğine inanılır. Nazar kavramı sadece Türk kültüründe değil Japon, Çin, Kore gibi birçok toplulukçu kültürde farklı formlarda karşımıza çıkar. Herkes mutlu olamayacağına göre mutlu olanlar bir anlamda toplumdaki uyumu bozmuş olur. Mutluluğu sessizce, etrafa belli etmeden yaşamak daha doğru görülür. Bu da mutluluğun daha pasif formu olan huzur, keyif ya da iç ferahlığıdır. Kültürümüzde aranan mutluluk budur (8).
Yakınlar arasında konuşmadan anlaşmak,
Sevgi, ilgi ve şımartılmayı beklemek,
Karmaşanın ortasında duyulan sükunet ve huzur,
Ormanda alınan banyo (gerçek ya da mecazi), doğanın canlandıran gücünü hissetmek,
Yapılan iyiliklere, maddi manevi verilenlere duyulan manevi borçluluk.
Bunlar gibi Japonlara özgü duyguları ifade eden Japonca kelimeler vardır (9).
Japonya’da Hindo-Pasifik diye bir coğrafi kavram var. Hint Okyanusu’nu ve Pasifik Okyanusu’nu içine alan sahayı tanımlıyor. Hindistan, Çin, Kore ve Japonya dünya nüfusunun üçte birini oluşturuyor.
2021 yılı sayımına göre 125,7 milyonluk Japonya’nın yüzde 98’i Japon. Yüzde 1,5 Çinli ve Koreli. Ortak yaşam alanlarında dört dilde bilgilendirme var: Japonca, Çince, Korece ve İngilizce (10).
Riyokan, yerde yatılan, Japon tipi oteldir.
Japonlar, Batılılara, ‘Güneyli Barbarlar’ anlamına gelen Namban adını verdiler (11).
Amerika ya da Kanada’da doğmuş ve yetişmiş Japonlara nisei,
Amerika ya da Kanada’ya göç etmiş Japonlara issei diyorlar. Japonya’nın Japonca söylenişi ise Nippon (12).
Yastık altında para saklama, kefen parası ayırma adetleri Japonya’da da vardır. Kefen parası evde nakit tutulur. Japonya’da cenaze töreni pahalıdır.
Yararlanılan Kaynaklar
(1) Türk’ün Kalbi Nasıl Çarpar?, İdil Sevil, Doğan Novus, 2021. Sayfa 136.
(2) A.g.e., sayfa 147.
(3) A.g.e., sayfa 23.
(4) A.g.e., sayfa 72.
(5) A.g.e., sayfa 101.
(6) A.g.e., sayfa 105.
(7) A.g.e., sayfa 128.
(8) A.g.e., sayfa 130.
(9) A.g.e., sayfa 187, 188.
(10) Zıtlıklar Ülkesi Japonya 2, Mustafa Balbay, Cumhuriyet, 14 Temmuz 2019.
(11) Japon Sanatında Altın, Çikako Kondo, P Kış 2001. Sayfa 206.
(12) Sempatizan, Viet Thanh Nguyen, Kafka, Epsilon Yayınevi, 2017. Sayfa 99.
Leave A Reply