- Buda’nın kurtarıcı gücüne yalvarmak yerine, kişinin kendi kurtuluşunu, kendi öz yaşamında aramasını, Buda’nın geçirdiği aydınlanma sürecini kişinin kendi başına yaşamasını önerir.
- Kurtuluşun, salt bilgi ile felsefede değil, sezgide de yattığına inanılır.
- Zen, Budizmin belli başlı kollarından biridir. 1. yüzyılda Hindistan’dan Çin’e gelmiş, 8. yüzyıldan sonra büyük gelişme göstermiş, 12. yüzyılda Japonya’ ya gelmiştir.
- Zen yolcuları Satori adını verdikleri bir aydınlığı ararlar.
- Akılcılığı, kavramlaştırmayı, biçimsel akıl yürütmeyi yadsır, sezgisel bilgiyi en üstün sayarlar.
- Gerçeğin olduğu gibi kabul edilmesi önemlidir. Gerçeğin bozulup çarpıtılmadan, düşünce bulandırılmadan algılamak temel ilkedir.
- Güzellik salt kusursuzluk ve yetkinlik değildir. Güzeli kusurluda hatta çirkinde bulmak amaçlanır.
- Zen örgün eğitimi, ahlak öğretimini, törene verilen önemi yadsır. Törensel olana değil, duygusal olana önem verir.
- Kişiyi sezgisel yaşantıya, anlatıma, iletişime yöneltir.
- Zen, kendine dönmeyi, doğayla bir ve birlik olmayı önerir. “Bir yaprağın ardındaki dünyaları görmek gerek.”
- Belirsizlik, açık seçik anlatımdan kaçınma, ilkedir. Tek yönlü, sözlü öğretiyle, akıl yürütme ile gerçeğe, satoriye ulaşılmaz.
- Sözel iletişimden kaçar.
- Öğrenimin temelinin deneyerek öğrenme olmasını önerir.
- Vecdin mistisizm metodları Japonlara çok yabancıdır. Vecd halini insana belli bir ustalık sağlayan bir terbiye metodu olarak kabul ederler. Vecd insanın kendinden geçmesi değildir. Vecd halinde 5 duyunun bir müddet kullanılmadığını, 6. hissin hassaslaştırıldığını söylerler. 6. his zihindedir, diğer 5 duyudan daha üstündür.
- Zen hayatında esrarengiz hiç birşey yoktur.
- Bir Japon Budisti, “Yoga, tabiatüstü bir takım kuvvetlerin dini murakabe ile kazanılabileceğini iddia eder. Zen’in böyle gülünç bir iddiası yoktur,” der.Japonya’da yoga, güçlü olmak, kendine güvenmeyi öğrenmek için yapılır, düzensiz düşünceleri kontrol etme kabiliyeti verir, yani tamamen dünyevi bir gaye taşır.
- Zen, insanın sadece kendi içinde bulabileceği ışığı arar.
- BİLMEK, metinlerin, belgelerin dışındadır.
- Zen ustaları çıraklara ‘bilmek’i öğretmeye çalışır.
- Japonların kullandıkları ayakta durma direği kendini terbiye etme metodudur, zahitlik değildir. Japonlarda bütün bedeni egzersizler böyle bir değişime uğramıştır. Şafaktan evvel soğuk suya girmek rahatsızlıklara aldırmamayı öğrenmek içindir. Titremeyince usta oldu demektir. Manevi terbiyeyi de insan kendi yapmalıdır. Düşünmek son derece zor bir iştir.
- Meditasyon Zen’in temelidir. ZAZEN. Zen’e Medistasyon Budizmi de denir. Ayinler, Buda’ya tapınmalar, sutra çalışmaları yoktur. Aydınlanmaya ulaşmanın tek yolu meditasyondur.
- Zen; Samuray ruhunun, çay seremonisinin , ikebananın, Japon yaşam biçiminin belkemiğini oluşturur.
- Aydınlanma tedrici olur, her hareketin hakkının verilmesi ile sağlanır. Çünkü her hareketin kendi değeri vardır ve bu nihai amaçtan bağımsızdır. ( Örnek çay seremonisi ).
- Çayı törenle sadece Japonlar içer. Başlangıçta çayı sadece rahipler içerdi. 16. yüzyılda seremoni ile sunma sanatı gelişti. Amacı ruha huzur ve sükunet vererek basit bir lezzeti tattırmaktır. Seremonide konuşulmaz, bir çeşit ibadet gibidir, kaynayan suyun sesini dinlemek huzur ve dinginlik verir. Çay seremonisi bittiğinde meditasyon sonrası hissini verir. Kaba kişiler “çayı eksik” olarak tanımlanır. Çay, 8. yüzyılda Çin’den gelmiştir.
- Zen, bir Mahayana Budizm okulu geleneğidir.
- Zen, imajlara tapınmaya karşıdır. Isınmak için ahşap Buda heykelini yakar.
- Bugünkü Japon Budacılığı’nın iki kolu vardır ve ikisi de Çin orijinlidir.
*Rinzai – Koan önemsenir.
*Soto – Zazen önemsenir.
Koan: Problemler. Rasyonel çözümleri olmayan, günlük hayattan alınma 1700 kadar problem. Çin’de vardı, orada zamanla unutuldu. Japonya’ da ustalık için gereken terbiyenin en önemli kısmını teşkil eder. Problemlere örnek: ‘Ana karnına düşmeden önce ana özlemi çekmek’, ‘Herşey bire rûcû eder, fakat bu sonuncusu neye rûcû eder?’ gibi.
Japonlar düşünen kimsenin kendinde olmadığına, normal gayretinin iki katını sarfettiğine inanırlar.
- Budizmin ve bilgeliğin 3. Göz’ü, Zen Budizmin güzele duyarlı gözüdür. İnsan güzelliği, 3. Gözü ile kavrar, duyar ve yaşar. Bu ilkede Zen ve sanat birleşir.
- Zen tapınak yerleşimi Sung hanedanı tapınakları gibi simetrik yerleşimlidir. Oysa Japonlarda tipik olan asimetridir. Zen tapınaklarının ana binaları genelde düz bir hat üzerinde olur. Ana binalar; ana kapı, Buda salonu, konferans salonu, meditasyon veya çalışma odası, rahiplerin bölümlerinden oluşur. Yapılar grubuna bir köprü ile gidilir. Bu, beşeri dünyadan Buda’nın dünyasına geçişi sembolize eder. Binalar tabii görünümlü, genelde boyanmamış ahşaptandır, çivisiz yapılmıştır.
- Zen sanatının ilkeleri: Yalınlık, insancıllık (anıtsal ölçeğe karşıdır), içtenlik (gösterişçiliğe karşı), doğallık (yapay, zorlama olmayacak, moda akıma karşı), kusurluluk – eskilik (yetkinlik çabalarına ve yenicilik çabalarına karşı ).
- Zen sanatçısının tasarlama dönemi uzun, çalışması hızlıdır. Az çizgi, daha da az renk kullanır. Çokluğu, az ile dile getirir.
- 10 yıl boyunca bambu ağacı çiz, bambu ol, sonra bambu çizerken bambu olduğunu unut, bırak kendini içindeki esinin akışına: Buna “bambunun zeni olmak” denir.
“Ben aydınlanmadan önce dağlar dağ, nehirler nehir gibiydi. Aydınlanmaya başlayınca dağlar dağ, nehirler nehir gibi değildi artık. Aydınlandığımdan beri dağlar yine dağ, nehirler nehir gibi.”
- Dengesizlik, simetri yokluğu, fırça sayısında aşırı ekonomi, yalın güzellikler = Zen sanatı. Kuru dalda tek bir kuş: Güzün hüznü.
- Zen, sanat nesnesinin özünü – ruhunu anlatmayı amaçlar.
- Sanatçı olmak, tanrı gibi ( kami –vaza ) olmak demektir.
- Zen Budizmin babası olarak kabul edilen Daruma’nın mitolojik hikayesi şöyledir: 5.-6. yüzyılda yaşamış, 9 yıl hiç gözlerini kırpmadan bir mağarada meditasyon yapmış, aydınlanmış. Gözlerini kapatmamak için göz kapaklarını kesmiş, yere düşen parçalar yeşil çayın ilk bitkisini oluşturmuştur. Daruma’nın aslen Hintli olduğu ve Budizmi yaymak için uzun süre Çin’de kaldığı söylenir. 9 yıl hareketsiz kaldığı için el ve ayaklarını kaybetmiştir. Daruma kolsuz bacaksız, tombul, şirin, bir uğur bebeği olarak tapınaklarda satılır. İki gözünün yeri bellidir ama gözleri konmamıştır. Bu bebek alınınca tek gözü boyanır, dilek tutulur, dilek gerçekleşince ikinci gözü de boyanır. Daruma diğer gözüne kavuşmak için dileğiniz gerçekleşsin diye dua eder. Büyük şirketler, politikacılar bile Daruma alır.
- Aikido, hareketlerle Zen’dir. Çalışma öncesi meditasyon yapılır. Rakip kendi saldırısının enerjisi ile yenilir.
- Zen’de en önemli şey zihin kontrolüdür.
- Zen üstadı Suzuki, muga’yı ‘bir şeyi yapmakta olduğumu hissetmeden vecit haline gelme’, ‘ gayret sarfetmeme hali’ diye tarif eder. Muga, müşahade eden benliğin bertaraf edilmesidir.
- Zen insana nasıl yaşayıp nasıl öleceğini öğretir. Öbür dünya konusunda bir şey söylemez.
Leave A Reply