
Fotoğraf: Füsun Kavrakoğlu, OMM, Eskişehir, 2022.
Ünlü virtüöz piyanist Anton Rubinştayn 1859’da Rus Müzik Derneği’ni kurmuştu. Bu ilk girişimden sonra konservatuar kurma fikri doğdu. Buranın, Alman beste göreneklerinin ağır basacağı bir Avrupa müzik ekolüne sahip olması öngörülmüştü. Kurumun Alman akademik yönelimi, Rus Beşleri (Balakirev, Kyui, Mussorgski, Borodin ve Rimski-Korsakov) olarak anılan milliyetçi eğilimli besteciler tarafından sertçe eleştirildi. İlk mezunlarından olan Çaykovski gibi konservatuvar bestecilerinin yabancı saray bağlantılarından son derece rahatsızdılar ve kendilerini otantik Rus müzik üslubunun öncüleri olarak görüyorlardı. Rubinştayn ile olan kavgalarında güçlü bir kişisel husumet ve antisemitizm unsuru vardı. Rus milliyetçi söyleminde kozmopolitlik ile Yahudi köksüzlüğü eşanlamlıydı. Rubinştayn’ın konservatuvarına karşı 1862’de Özgür Müzik Okulu’nu kurdular. 1870’lerde Turgenyev Rus Beşleri’nin özgün eserlerinin Avrupa repertuvarına alınması için çalıştı.
1860’larda kök salmaya başlayan müzikte milliyetçilik, Avusturya-Macaristan İmparatorluğu’nda da ortaya çıkmıştı. İmparatorluk, Fransa’ya yenilmiş, İtalyan topraklarının çoğunu kaybetmişti. Diğer uyruk milletlerin ayrılıkçılığını önlemek ümidiyle kültürel uğraşlar üzerindeki devlet denetimini gevşetmişlerdi. Kültürel alanda çok faal olan Çekler, millet duygusu yaratmak üzere, operaların Çekçe icra edilmesi ve halk şarkılarıyla danslarının kullanılmasını hedeflediler. Bedrich Smetana (1824-1884), ülkesinin 13. yüzyılda Alman işgalinden kurtuluşunu konu alan bir opera besteledi. Çoğu Praglı aydın gibi Smetana da Alman eğitimi almıştı, Almanca yazardı, Çekçeye 1860’da geçmişti. Satılmış Nişanlı adlı operakomiği (1866), Çek ulus inşasının kültürel sembolü oldu. Burada sergilenen Çek dansları, Avrupa’da yaygın olarak oynanan danslardı. 19. yüzyılın milliyetçi akımları, ulusal mitlere ve eski kültürel geleneklere dayanıyordu.
Macar müziği de benzer bir süreçte icat edildi. 18. yüzyılda Haydn gibi besteciler tarafından yaratıldı. Çingene ve Türk müziğinin stilize bir çağrışımıydı. Brahms, Macar Dansları’nı yazdı. Liszt, 1846-1885 arasında 19 piyano parçasından oluşan Macar Rapsodilerini besteledi. Çingene ezgi ve ritimleri Macar halk şarkılarının temeli olarak kabul gördü. Macar ulusal davasının önde gelen destekçilerinden Liszt, kendini Macar olarak tanıtırdı. Macarca bilmezdi, Fransızca ve Almanca konuşup yazardı. Macar milliyetçiler, Çingene müziğini inkar ettiler, köklerinin Macar köylülerinin halk şarkılarında yattığını ileri sürdüler.
Yararlanılan Kaynaklar
Avrupalılar, Orlando Figes, YKY, 2020. Sayfa 299-303.
Leave A Reply