1848’de milliyet fikri umumiyetle lisanı ve daha az ölçüde de dini esas alırdı. Entelektüel açıdan tezat olsalar da liberal bireycilik ve milliyetçi kolektivizm birlikte çalışmış ve her ikisi de özünde köylülerin serfliğinin sona ermesi yatan sosyal programları kabul etmişti (1).
Macar Krallığı halkının yarıdan azı Macarca konuştuğundan çok milletli bir ülke olarak kabul edilebilirdi. Diğer milletler Romen, Sırp, Slovak, Alman, Ruten ve Hırvat’tı (2). Yeni ortaya çıkmaya başlayan milliyetçi zümreler arasında güvensizliğin yarattığı çatışmalar meydana geldi. Macarlarla Sırp, Romen ve Slovaklar; Banat Romenleriyle Sırplar, Transilvanya Almanlarıyla Macarlar birbirine girdi (3).
İmparator Franz Joseph’in mutlakıyeti milliyetçiliğin yükselmesine neden oldu. 1848’den önce milliyet insanları birbirine bağlayan sosyal bağlardan sadece biriydi. Fakat artık hakim güç haline gelmişti. 1848 olayları milliyetçilik fikirlerine bir hikaye sağladı – kahramanca bir hürriyet mücadelesi, milli davanın öncüleri ve millet uğruna acılara göğüs geren şehitler. 1860’larda anayasal idarenin yerleşmeye başlaması milliyetçiliğin cazibesini azaltmadı aksine yeni meclisler onun ifade edildiği birer vasıta haline gelerek etkinliğini ve yayılma hızını artırdı.
Aidiyet nişaneleri değişimin habercisi oldu: Çekler kendilerini diğerlerinden işlemeli düğmeli ceketler giyerek ayırırken Slovenler bunu fare kürkü, Macarlar her biri farklı bir eğilimi gösteren en az 23 farklı türü olan bıyıkla yaptılar (4).
Kadınları ahlaki seviyelerine göre sıralayan listeler hazırlandı; bu listeler hazırlanırken milli dişilik ölçüsü esas alındı! Farklı milli zümreler sadakatlerini oturdukları ve alışveriş ettikleri yerleri seçerek gösterdiler. Milletlerin sarhoşluğu bile onlara göre farklıydı: Macarlar melankolik, Almanlar geveze, Romenler saldırgan ve Rutenler içki ile tutarsız olurdu. Milliyetçilik hakikat değil, karar temelliydi. Kossuth annesi Alman olduğu halde Macar olmaya karar verirken amcası Slovak milliyetçisi olmuştu. Belli bir milli kimliği benimsemekten kaçınanlarla dalga geçildi (5).
Kimliğin belirlenmesinde komşular, aile, dostlar ve öğretmenler söz sahibiydi. 1867’de ilan edilen anayasa, milletlerin eğitim yolu da dahil olmak üzere kendi milliyet ve lisanlarını muhafaza edip geliştirme hakkını teminat altına aldı. 40’tan fazla öğrencinin talep etmesi halinde okulların bir milli lisanda ders vermesini kabul eden bir kanun çıkarıldı. Nüfus sayımlarını etnik haritalar ve etnografya müzeleri takip etti (6).
Yararlanılan Kaynak
(1) Habsburglar, Martyn Rady, Kronik Kitap, 2022. Sayfa 326.
(2) A.g.e., sayfa 332.
(3) A.g.e., sayfa 333.
(4) A.g.e., sayfa 367.
(5) A.g.e., sayfa 368.
(6) A.g.e., sayfa 369.
Leave A Reply