Onitsha Pazar Edebiyatı
“Onlarca Nijeryalı yazar Onitsha’ da yaşıyor ve yazıyor; eserleri kendi matbaaları ve pazarda satış yerleri olan yerel yayınevlerince basılıyor. Çok çeşitli bir literatür bu – aşk-macera romanları, oyunlar ve şiirler. Oyunlar pazar yerinde sayısız küçük tiyatro toplulukları tarafından sahneleniyor; halk komedileri, farslar ve vodviller. Onitshalı yazarlar edebiyatın faydalı olması gereğine inanıyor, pazarda muazzam bir okur kitlesi buluyorlar. Burada portakal, yerelması veya soğan dolu sandıkların gölgesinde sık sık yapılan yazar okuma günlerine giriş bedava.” (1).
Bunları okuyunca Nijeryalı bir yazarı okuyup okumadığımı düşünüp 2021 yılında okuduğum Chinua Achebe ve Halk Adamı’nı hatırladım.
Batı’nın Afrika’yı kolonileştirmesi üzerine yazarken, evrensel meselelere değinmeyi de başaran, Afrika edebiyatının en büyük isimlerinden Chinua Achebe’ye (1930-2013) 2007 yılında ‘dünya edebiyatına yaptığı katkılardan dolayı’ Man Booker Uluslararası Ödülü verilmişti.
Kendisi bir Igbo şefi olan Achebe romanlarında, Igbo yaşam tarzını, Hıristiyanlık etkilerini, sömürge dönemi ve sonrasında yaşanan Batı ile geleneksel Afrika değerlerinin çarpışmasını anlatmış. Eserlerinde ‘sömürgecilerin dili’ olarak tanımladığı İngilizceyi bütün Nijerya’da anlaşılmak istediği için kullandığını söylemiş; birbirinden farklı diller konuşan grupların aralarında iletişim sağladıkları karma dil Pidgin diyalogları da romanlarında yer almış.
Yine bu vesile ile öğrendim ki, Afrika öykülerinde sıkça insani özellikler hayvana yüklenirmiş (2).
Achebe, kitabında Nijerya geleneklerinden bahsediyor; bağımsızlık sonrasında yaşanan yolsuzluk, hırsızlık, görevi kötüye kullanma, Avrupalılara öykünme, emperyal devletlerin işlere müdahalesi gibi evrensel geri kalmışlık konuları ile de romanını zenginleştiriyor. Romanın politik değinmeleri başka yazılara ait. Ama geleneklerden örnek vermek isterim.
“Geleneksel Nijerya yaşamında giysiler bavullarda veya ahşap sandıklarda muhafaza edilirdi. En iyi giysiler, sıklıkla giyilip eskimemeleri için özenle katlanıp sandığın en dibine yerleştirilir ve sadece özel vesilelerde giyilirdi.” (3). “Afrikalılar Batı eğitimine ilgi göstermeye başladıktan sonra ceket veya frak giymek entelektüel zümreyi tanımlar hale gelmiş ve prestij göstergesi kabul edilmiştir.” (4). Batı Afrika’da epeyce revaçta olan; kullanım şekli ve desenleri giyen kişinin sosyal, ekonomik durumunu hatta bazen politik görüşünü ortaya koyan; doğrudan sarılarak elbise, etek, eşarp şeklinde kullanılabildiği gibi terziye verilerek bluz-etek şeklinde giysiler de diktirilen 3, 6 metre ölçüsünde renkli kumaşlara lappa denirmiş (5).
Yemek yapmak erkeğe yakışmayan bir iş olarak görülürmüş (6).
“Toplumumuzda yumruk sallamak büyük bir hürmet ve saygı işaretidir; o kişiye ya da nesneye güç atfedildiği anlamına gelir.” (7).
“Annem beni doğururken ölmüştü. Bu da halkımın gözünde beni talihsiz hatta belki düpedüz kötü ya da uğursuz yapıyordu. Doğumda ölen ben olmalıydım, annemin yaşamasına izin vermeliydim. Testi kırılacağına suyun dökülmesinin daha iyi olduğunu söylüyorlardı. Sağlam bir testinin dereye her zaman dönebileceğini ima ediyorlardı.” (8).
“Halkımızın bir deyişi vardı: Bir köle diğerinin sığ bir çukura atıldığını görürse bilmelidir ki zamanı gelince o da aynı duruma düşecektir.” (9).
“Halkımızın bir deyişi vardır: Sen bugünün kralına saygı duyarsan, sıra sana geldiğinde diğerleri de sana saygı duyar.” (10).
Yazarın yine İthaki Yayınları tarafından basılmış Parçalanma, Tanrının Oku ve Artık Huzur Yok adlı eserleri de var. Bu romanları da Halk Adamı’nın tercümesini yapmış olan Nazan Arıbaş Erbil çevirmiş. Yani dilimize çevirilerin kalitesi de garantili.
Yararlanılan Kaynaklar
(1) Abanoz, Ryszard Kapuscinski, Habitus Yayıncılık, 2016. Sayfa 281.
(2) Halk Adamı, Chinua Achebe, İthaki Yayınları, 2021. Sayfa 21.
(3) A.g.e., sayfa 19.
(4) A.g.e., sayfa 21.
(5) A.g.e., sayfa 48.
(6) A.g.e., sayfa 59.
(7) A.g.e., sayfa 63.
(8) A.g.e., sayfa 38, 39.
(9) A.g.e., sayfa 47.
(10)A.g.e., sayfa 76.
Leave A Reply