- Turuncu, önce Racastan’da İslam istilasına karşı koyan vatanseverlerin rengiydi. Sonra, Bağımsız Hindistan idealistlerinin rengi oldu.
- Ortaçağ renk duygusu konusunda çok canlı bir beğeni sergiler. Renk ve ışık beğenisi, tipik olarak Ortaçağ’a özgü olan bir tepkidir. Renk güzelliği hemen algılanabilirliği, bölünmez doğası, oransal güzelliğin aksine bir ilişkiye ya da bağıntıya bağlı olmaması nedeniyle katışıksız yalın güzellik şeklinde duyumsanır. Ortaçağ, ana renkleri, belirgin renkleri yeğler, ara tonlardan uzak durur. Sanatta karanlık ve aydınlığın oluşturduğu zıtlık için kullanılan chiaroscuro tekniğinde ışığın rengi belirlemesi yerine, renklerin birlikteliğinin kendi parıltısını yarattığı bir anlayışı benimser. Her renk için üstünlük dereceleri vardır ve aynı renk birçok derecelendirmeler içerir, ancak hiçbir renk gölge bölgelerinde yitmez. Ortaçağ minyatürü, canlı renklerin yan yana gelmesinden kaynaklanan gösterişli beğeniyi çok açık olarak ortaya koyar. Gotik katedrallerin vitraylarının geliştiği dönem de Ortaçağ olmuştur. Gotik dikeylik dindeki dikey hiyerarşiyi de yansıtır. Gotik kilise, içeri süzülen ışığın etkisi gözetilerek yapılırdı. Ortaçağ’da Tanrı’yı ışık olarak tasavvur etme eğilimi vardı.
- Ortaçağ’ın bu renk beğenisi sanat dışında da, günlük yaşamda, giysilerde, süslemelerde ve silahlarda da kendini gösterir. Aquino’lu Thomas’a göre, “Parlak renkli şeylere güzel denir.” Mistikler ve filozoflar tekil renkten çok, genel olarak aydınlıktan ve güneş ışığından coşku duyar gibidirler.
- Ortaçağ şiirinde de renk belirlemeleri kesindir, nettir: ot yeşil, kan kırmızı, süt ise beyazdır. Dönemin edebiyatı, gün ışığının ve ateşin parlaklığı karşısında duyulan hayranlık ifadeleri ile doludur.
- Sanat ve edebiyat eleştirmeni Mario Praz (1896-1982), Ulysses hakkındaki değerlendirmesinde, James Joyce’un yazısının farklı bölümlerine belli renkler atfetmeye çalıştığını, bu kısımdaki baskın renk kırmızı, bu kısımda yeşil olacak diye düşündüğünü yazar ve bunun Baudelaire’le başlayan ve Rimbaud’nun yazdığı ünlü soneden sonra dekadan akımın klişesi haline geldiğini söyler.
- Musluklarda kırmızı sıcak, mavi soğuk anlamına geliyor. Scientific Reports dergisinde Temmuz 2014 tarihinde mavi nesnelere dokunmanın kırmızı nesnelere dokunmaktan daha sıcak bir duygu yarattığını ortaya koyan yeni bir araştırma yayımlandı. Kırmızı yüzeylerin sıcaklık duygusu yaratabilmeleri için mavi yüzeylerden yaklaşık 0,5 C derece daha sıcak olmaları gerektiği bu araştırma ile anlaşılmış. Araştırma Japonya’da yapılmış. İnsanların kırmızı ve mavi renklerle ilgili önsezilerini tersyüz eden araştırma, renklerle sıcaklık arasındaki ilişkinin irdelendiği başka çalışmalardan elde edilen bulgulara tümden ters düşüyor. Daha önceki araştırmalar odaların kırmızı ya da mavi bir ışıkla aydınlatılmasının kişinin kendini daha sıcak ya da daha soğuk duyumsamasına neden olabileceğini ortaya koymaktaydı.
- Japonlar ikinci bir deney uyguladılar. Isıtılmış yüzeyi renklendirmek yerine, uzmanlar deneklerin ellerine kırmızı ya da mavi bir ışık tuttular. Kırmızı ellerin mavi ellerden daha düşük sıcaklıklardaki yüzeylerde sıcaklık duygusu yarattığına tanık oldular. Araştırmacılara göre, insan beyninde kırmızı bir elin sıcak olduğu yönünde bir beklenti zaten var. Bu yüzden insanlar azıcık sıcak bir nesneye dokunduklarında onu gerçekte olduğundan daha sıcakmış gibi algılıyorlar.
Yararlanılan Kaynaklar
- Scientific American Online, 3 Temmuz 2014, Cumhuriyet Bilim Teknik 26 Eylül 2014.
- Hindistan’a Dair, Halide Edip Adıvar, Can Yayınları Deneme, 2014.
- Düşman Yaratmak, Umberto Eco, Doğan Kitap, 2014.
- Sanat ve Güzellik, Umberto Eco, Can Yayınları, 1998.
Aquinolu Thomas, Baudelaire, Can Yayınları, chiaroscuro, dekadan akım, Düşman Yaratmak, Fransa, Gotik katedraller, Halide Edip Adıvar, Hindistan’a Dair, James Joyce, katedraller çağı, Mario Praz, ortaçağ, Renkler, Rimbaud, Sanat ve Güzellik, Scientific American Online, Scientific Reports, St. Gatien Katedrali, Tours, Turuncu, Ulysses, Umberto Eco, Yüksek Ortaçağ
Leave A Reply