Renklerin enerji yoğunluğuangstrom ünitesi ( A.U.) ile ölçülüyor. Enerji yoğunluk sırasına göre renkler kırmızı, turuncu, sarı, yeşil, mavi ve mor olarak diziliyor. Farklı bitkilerin, farklı ışıklar altında, farklı gelişim gösterdiği ,rengin enerjisinin bitkilerin boyunun uzamasını, çiçek açmasını etkilediği saptanmış. Kırmızı renk altında tutulan kuşlarda çiftleşme istekleri artar,farelerde hormon seviyesi yükselir;yeşil renk altında yetiştirilmiş fareler daha az hareketli, kırmızı renk altında büyütülmüş farelerin daha hareketli olduğu gözlemlenmiş. Aynı şekilde renklerin enerjisinin sağlığı,rahatlığı, mutluluk ve güvenliği de etkilediği laboratuvar testleriyle ispatlanmış. Renklerin bu etkisi endüstride, hastanelerde, uçaklarda vb. yerlerde göz önüne alınır,renk seçimleri ortama uygun atmosfer yaratacak yönde seçilir. İngiltere’de Taşımacılık ve Karayolları Araştıma Laboratuvarı, otomobillerin rengine göre güvenlik değerlerini saptamış .
Renklerin kalbe etkisiParis’teki Ambroise Pare Hastanesi’nde doktorlardan oluşan bir ekip tarafından incelenmiş ;
* kırmızının önce kalp atışlarını hızlandırdığı, aynı renge uzun zaman bakıldığında kalp atışlarının yavaşladığı,
* maviye ne kadar uzun zaman bakılırsa kalp kalp atışları o kadar hızlanıyor,hatta bazen ekstrasistole neden oluyor,
* yeşil en dinlendirici renk olmakla birlikte, maviden hemen sonra geldiğinde kalp atışlarında artış gözlenmiş.
Kendine güvenli kişilerin nötr renkler,daha az güvenli olanların ise çok canlı veya çok koyu renkleri tercih ettiği düşünülüyor.
“Küçük romanım Ghost’u ( Hayaletler ) yazarken bütün karakterlere renk adları verdim: Siyah, Beyaz, Yeşil, Mavi, Kahverengi vb. Evet, hikayeye soyut, masalsı bir hava vermek istemiştim; ama aynı zamanda renklerin indirgenemezliğini, renkleri bilip anlamanın tek yolunun onları denemek olduğunu, dilin bir köre ‘mavi’yi ya da ’yeşil’i tarif etmeye yetmediğini ve renkler nasıl indirgenemez ve tanımlanamazsa, insanların da öyle olduğunu, renkler için nasıl ’denemek’ tanımını kullanıyorsak insanlar için de bir kişiyi ‘denemeden’ tanımanın ya da anlamanın olanaksız olduğunu düşünüyordum.”
Bu alıntı Paul Auster’dan. Coetzee ile yaptıkları yazışmalar Can Yayınları’ndan çıktı. Auster yazar dostuna yazdığı mektuplardan birinde renk-insan bağlamı hakkında ne düşündüğünü böyle açıklıyor.
Reklam stratejilerinde fastfood satanların iştah açıcı olduğunu düşündükleri kırmızı , geçicilik hissi verdiğini düşündükleri için bankacıların hiç kullanmadığı sarı gibi , markaları için renk seçimlerini yaparken dinginlik, güven, umut, yenilik, gençleşme, canlanma, bereketi temsil ettiğini düşündükleri için yeşil rengi; Türk bayrağını,dinamizmi, hızı , azim ve şevki temsil ettiği için kırmızıyı; doğruluğu,tarafsızlığı temsil için beyazı; zenginliği, asaleti, lüks ve ihtişamı çağrıştırdığı için moru; teknoloji dünyasını simgeliyor diye siyah rengi tercih eden firmalar tüketici psikolojisine etki edebilmek için renklerin sembolizminden yararlanıyorlar.
Yakın zamanda Hürriyet İK ‘da okuduğum ve çok ilginç bulduğum erkek gömlek renkleri üzerine yapılan bir araştırma şu sonuçları vermiş :
Pembe gömlek giyen erkekler daha çok kazanıyor, daha romantikler, kadınlardan daha çok iltifat alıyorlar, toplu taşıma araçlarını tercih ediyor dolayısıyla daha çevreci oluyor, yüksek lisans yapmış olma ihtimalleri daha yüksek oluyorMUŞ. Beyaz gömlek giyen erkekler ofise tam zamanında geliyor, yeşil gömlek giyenler işe geç kalıyor, mavi gömlek seçimini yapanların ise romantizm ile uzak yakın ilişkisi olmuyorMUŞ.
Leave A Reply