Akdeniz kültürlerinde ve Anadolu’da Tunç ya da Bronz Çağı, MÖ 3000-1200 arasındaki döneme tarihlenir. Bakır ile Kalay belirli oranlarda birleştirilerek çok önemli bir alaşım olan tunç ya da bronz elde edilmiştir. Bu dönemde çanak çömlek üretiminde de çömlekçi çarkı kullanılmaya başlanmıştır.
Ağır dönen el çarkı, değişik yöntemlerle biçimlendirilmiş kapların ağız ve boyun kısımlarının biçimlendirilmesi ya da bezenmesinde kullanılan en ilkel çömlekçi çarkıdır. Bu çark, elle döndürülen bir tabladan oluşur. İlk kez nerede kullanıldığına ilişkin çeşitli görüşler vardır. Çömlekçi çarkının mucidi olarak antik yazarlar farklı sanatkarlardan bahsederler. Ancak Uruk kazılarında ortaya çıkan buluntular, MÖ 3500’lerde o bölgede çömlekçi çarkının bilindiğini göstermektedir. İlk olarak Mezopotamya’da bulunan ve MÖ 3500 yıllarına tarihlenen çanak çömlek örneklerinin içine saman çöpü sonraları kum katılmış kilden üretildiği ve ahşaptan, kilden ya da sepetten yapılmış elle döndürülebilen altlıklar üstünde elle bant yöntemi ile biçimlendirildiği anlaşılmıştır. Elle biçimlendirilen kilin daha uzun ömürlü olabilmesi için pişirme yöntemleri bulunmuştur. Bulgular MÖ 3000-2000 arasında Anadolu’da Alişar, Boğazköy ve Troya‘da çömlekçi çarkı olduğu doğrultusundadır. MÖ 6. yüzyılda Homeros‘un İlyada destanında çömlekçi çarkından söz etmesi çarkın bu tarihten çok önce kullanılmaya başlandığının bir kanıtıdır, diye düşünülür. Arkeolojik kazılarda ele geçen tek orijinal çömlekçi çarkı, Girit’te bulunmuş olan ve 7. yüzyıla tarihlenen pişmiş topraktan yapılmış çarktır. Ayakla çevrilen ilk çömlekçi çarkı ile ilgili bilgilere ise çok sonraları, MÖ 300’lerde Philae Adası’ndaki (Yukarı Mısır’da) bir tapınağın duvar kabartmalarında rastlanmıştır. Ayakla çevrilen çömlekçi çarkının kullanımıyla çanak çömlek yapımının kadınlardan erkeklere geçtiği düşünülmektedir. Ayakta döndürülebilen çark sisteminin geliştirilmesi ile çarkın hızı artmış ve kapların daha hızlı biçimlendirilmesi sağlanmış, çömlekçilikte bir anlamda fabrikasyon dönemi başlamıştır. Çarkın dönme hızı arttıkça kapların profilleri düzgünleşmiştir. Ayakta durabilen, dengeli, daha kaliteli formlara ve bezemelere sahip kaplar üretilmeye başlanmıştır. Çarkta biçimlendirilmiş kap üzerinde, özellikle yok edilmedikleri takdirde, düzenli çark izleri görülür; dönmekte olan kile biçim veren el parmaklarının izleri düzenli, helezon şeklinde giden paralel çizgiler halinde kabın özellikle iç kısmında kalır, bu özellik kabın içinin elin parmaklarıyla, dışının ise avuç içi veya bir aletle biçimlendirilmesinden ileri gelmektedir.
Yararlanılan Kaynaklar
Antalya Müzesi bilgilendirme levhaları
Leave A Reply