- Öteki’nin olumsuzluğu şiddet yaratır. Şiddet burada rızam olmadan içime giren, üstüme gelen, beni esir alan, özgürlüğümü çalan bir dış güç olarak ifadesini bulur. Ona rıza gösterdiğim, onunla bir ilişki inşa ettiğim anda şiddet olmaktan çıkar. İçselleştirici sahiplenme olmazsa onu şiddet olarak algılarım. Şiddet ve iktidar, Öteki’nin tedirgin edici başkalığını tarafsız hale getirme stratejileridir. İktidar ilk planda yok edici değildir; görevi organize etmek, birleştirmek, arabuluculuk etmektir.
- Bazı ülkelerde farklılık, başkalık giderek tüketilebilir bir farka dönüşüyor, olumlulanıyor. Küreselleşme, aşırı bir sınırsızlaşma sürecidir; aynılıklar terörünü yaratır.
- Anadolu’nun Türkçe konuşan Ortodoks Hıristiyan halkı, Türk ulusuna bir türlü dahil edilememiş, Müslümanlık harici bir Türklük hiçbir dönemde kabul görmemiştir.
- Hokkaido, Kuril ve Sahalin Adaları’nın yerlisi, beyaz ırktan etnik bir topluluk olan ve topraklarından, dillerinden ve hayat tarzlarından vazgeçmek zorunda bırakılan Ainular’ın varlığını Japon meclisi ancak 2008 yılında tanıdı. Ülkenin en fakir grubu olan ve toplam nüfusu 24 bin kadar olan Ainular’ın Japonya için bir tehlike oluşturma ihtimali olmadığı açık olmasına rağmen Ainular’ın, kendi dilleri, kültürleri ve dinleriyle yerli bir halk olduğu ilk kez kabul edilmiş oldu.

Global Karaköy’de 2016 yılının başında açılan Banksy sergisinden.
Umberto Eco, Batı’nın göçmen karşıtlığının özünde, göçmen akımlarının baskısı altında yabancı kültürlere boyun eğebilme kaygısının yattığını savunur.
Fotoğraf: Füsun Kavrakoğlu
- Göçmen, Biz’den farklı davranan, dilimizi iyi bilmeyen yeni bir düşman türüdür. Tembellik, çirkinlik, ihanet, intikam, zalimlik, küstahlık, hırsızlık, yalan, müstehcenlik, ahlaksızlık, sapkınlık, sefahat, cimrilik, ölçüsüzlük Öteki’nin özellikleridir. Öteki, pistir ve kötü kokar.
- Ortaçağ’da Batı’da dört geleneksel düşman tipi cüzamlılar, sapkınlar, Yahudiler ve Serazenler’dir.
- Mısırlıların, Habeşlerin atası, sonradan Siyahların da atası sayılan Ham, Venedik’te San Marco’da sarı saçlı betimlenmiştir; orada her iyi şey beyaz ırkın içinde döner. Aynı yerde, mozaiklerde, yirmi gümüşe Yusuf’u satın alan tüccarların ten renkleri koyudur. İsa, bir mağaranın girişinde alevlere benzer bir kayalığa oturmuşken, onu, bir ekmek sepeti uzatarak kandırmaya çalışan küçük Mağripli şeytandır.
- Stalin dönemi mahkemelerinde önce düşman imgesi inşa edilir, sonra kurban o imgede kendini görmeye ikna edilirdi.
- Umberto Eco’ya (1932-2016) göre, mağlup edilmesi geren bir Öteki’ne duyulan ihtiyaç insanın özünde vardır. Böyle olunca, düşmanı inşa etme süreci yoğun ve sürekli olur.
- Öteki, homojendir. Üyelerinin birbirine çok benzediğine dair algısal bir yanılgı vardır. Avrupa’da Türkler arasında suç işleyen olduğunda, bu Türklerin bir millet olarak saldırgan ve uyumsuz olduğu etiketini getirir.
- Onaylanmış, resmi tipleştirmelere sosyolog Émile Durkheim (1858-1917) kolektif bilinç adını vermiştir.
- Akademisyen Levent Ünsaldı’ya (1976-) göre genel tipleştirme güçlüdür; bundan bir sapma olduğunda yine genel şemaya referansla bir rasyonelleştirmeye gidilir: “Yok, o, onlar gibi değil!”
- ABD’li sosyolog Everett C. Hughes (1897-1983), kültürel özellikler bir grubun özellikleridir; ancak grup, bu hususiyetlerin bir sentezi değildir, der.
Leave A Reply