Montaigne kardinalin evinde yediği öğle yemeğini şöyle anlatıyor:
Onurlandırılmak istenen konuklar ev sahibinin ya yanında ya da karşısında oturtuluyor ve önlerine, içinde tuzlukların bulunduğu büyük gümüş tepsiler konuluyor. Onun üzerinde dörde katlanmış bir peçete ve bu peçetenin üstünde de ekmek, bıçak, çatal ve kaşık bulunuyor. Bunların da üzerinde bir başka peçete daha var, bu peçete kullanılıyor, oysa diğerleri olduğu gibi bırakılıyor: Çünkü siz sofraya oturduktan sonra önünüze, bu tepsinin yanına, gümüş ya da pişmiş topraktan bir tabak konuyor ve siz o tabaktan yiyorsunuz. Et kesici, önde gelirlik sırasına göre sofraya oturmuş herkese, sofrada bulunan her şeyden sunuyor. Kimse, yemeğin sofraya getirildiği tabağa el sürmüyor.
İçecekler ise şöyle sunuldu:
İçinde şarap bulunan bir bardak ve mürekkep konulanların boyunda bir şişe dolusu su bulunan gümüş bir tepsi getiriliyor. Misafir, bardağı sağ eline şişeyi de sol eline alıyor ve şarap bardağına istediği kadar su koyuyor. İçerken hizmet eden görevli söz konusu tepsiyi misafirin çenesinin altına gelecek şekilde tutuyor ve içtikten sonra kadeh söz konusu tepsiye bırakılıyor. Bu tören en çok, ev sahibinden hemen sonra gelen bir ya da iki kişiye yapılıyor.
Yol Günlüğü, Michel de Montaigne, Yapı Kredi Yayınları, 2012. Sayfa 154, 155.
Leave A Reply