
Antalya’nın Güllük Dağı (Solym) (1050 – 1400 m) yamaçlarında, iki tepenin arasındaki 1040 m yükseklikteki vadide yer alan Termessos antik kenti Solymler kurmuş. Bu halk hakkında çok bilgi yok. Solymler yazıtlarında Pamphylia’nın yerli halkı olduklarını söylüyorlar. Homeros İliada’da Solymler’den Termessos halkı olarak söz etmiş. Strabon’a göre Solymler, kendi dilleri olan bir halkmış. Heredot, Grekler’in Anadolu’ya yayılmaları sürecinde Solymler ile sürekli savaştıklarını yazmış. Termessos’un tarihte adından ilk söz edilişi MÖ 1200’lere rastlıyor.
MÖ 334’te Büyük İskender Perge’den Gordion’a giderken yolu üzerindeki Termessos’u kuşatmış ama şehri alamamış. Termessos, Büyük İskender’e karşı koymadaki başarısıyla ünlenmiş ama Büyük İskender intikam olarak kent çevresindeki zeytin ağaçlarını kestirmiş ve Sagalassos üzerine yürümüş.
MÖ 3. yüzyılda kentte 150 bin kişinin yaşadığı söyleniyor.
Romalılar, savaşlarında destek olan Termessos’lulara MÖ 1. yüzyılda Roma idaresinin kontrolü altında hür yaşama serbestliği vermişler. Helenistik ve Roma çağı Termessos’luların en zengin oldukları iki dönem.
Hıristiyanlık kente 5. yüzyılda ulaşmış. Kentin terk edildiği tarih hakkında kesin bilgi yok.
Aşağı kent, yukarı kent ve mezarlık olarak üç bölümde incelenebilen Termessos antik kentinin mimari parçalarından kentteki Roma etkisini görebiliyoruz.
Fotoğraf: Füsun Kavrakoğlu, 2021.

Aşağı kent surları
Termessos’da 9 kilometrelik, basamak basamak yükselen çok rampalı bir yolla çıkılır. Yol boyunca gözetleme kuleleri vardır. Yukarıya doğru devam edildiğinde vadiyi enlemesine kesen kent surları görülür. Günümüze kalanlar, kusursuz bir işçilik yansıtmaktadır. Aşağı ve yukarı kent surları arasında kalan alanda ve yamaçlarda kayalara oyulmuş mezarlar vardır.
Kent, Termessos Milli Parkı içinde, kızılçam ormanlarıyla kaplı bir alanda yer alıyor.
Kentin hemen hemen her yerinde birçok sarnıç ve çok sayıda su kaynağı olduğundan kente Kaynaklar Kenti anlamına gelen bu isim konmuş. Büyük İskender’in şehri alamama sebebinin, kentin dik patikalar ve uçurumlarla çevrili, savaşılması zor bir alana kurulmuş olması ve kuşatma esnasında bol sularının bulunması olduğu düşünülüyor.
Agoranın güneyinde yer alan tiyatrosunun 4200 kişilik olduğu söyleniyor ama şehrin o kısmına geçmek biraz zor.
Fotoğraf: Füsun Kavrakoğlu, 2021.
Leave A Reply