İran gezimizde, Isfahan’da yaptığımız zurkhane ziyaretimizi sizinle paylaşmayı planlıyordum, ama bir türlü sıra zurkhaneye gelmemişti. Bugün aldığım, Nazan Bekiroğlu’nun Mimoza Sürgünü adlı yeni deneme kitabında Yezd’de Zorhane adlı yazısını okuyunca ben de yazmaya karar verdim, çünkü yazarın anlatımı bana çok yardımcı olacaktı. Nazan Hanım, benim öğrendiğim ve İngilizcede de kullanılan ismi değil, “zorhane” adını kullanmış. Demek ki iki şekilde de adlandırılıyor. Zaten anlamları aynı: güç yeri. Zurkhaneyi yazmak istememin sebebi, İran’ın pehlivanlıkta bizim en güçlü rakiplerimizden biri olması.
Zurkhane, İran’da pehivanların günlük temrinlerini yaptıkları yer.
Zurkhanenin felsefesi gücün dünyevilikten çıkarılması, bedenlerle birlikte ruhların da terbiye edilmesi. Hız, müzik ve koku ile zurkhanede esritici bir hava esiyor.
Serdamdan, Allah’a hamd, Hz. Muhammed’e, Hz. Ali’ye, Hz. Hüseyin’e, ehl-i beyte mersiyeler, Şehname’den parçalar, Hafız’dan şiirler, dualar yükseliyor. Dualarını seyircilerden de esirgemiyorlar.
Pehlivanlar ortaya gelirken alçak bir kapıdan eğilerek geçiyorlar. Eğilmeleri, beden güçlerine güvenerek büyüklenmemelerini uyaran bir gelenek. Aslında Doğu’da bu önemsenen bir konu. Girilen yere saygı sunmak için ya alçak bir kapıdan geçmek, ya da yüksek bir eşikten atlamak gerekir. Her iki durumda da mekana girişte eğilmek gerekeceğinden içeri girerken alçak gönüllü olmak mimari yapı ile hatırlatılır.
Pehlivanlar alçak kapıdan geçtikten sonra, mürşite selam verip giriş izni alıp gonvol adı verilen, zeminden alçak gösteri alanına geliyorlar. Orada diz çökerek avuç içlerini önce zemine vuruyor, sonra kalp, dudak ve alınlarına götürüyorlar. Bu onların üzerinde varlık gösterdikleri zemine duydukları saygının ifadesi: “Bu zemini kalbimde taşıyorum ve öpüp alnıma koyuyorum”.
Yararlanılan Kaynaklar
- Mimoza Sürgünü, Nazan Bekiroğlu, Timaş Yayınları, 2013.
- Iran, Pat Yale, Anthony Ham, Paul Greenway, Lonely Planet, 2001.
Leave A Reply