Categories: Sanat

Çağdaş Sanata Varış 14 | 19. Yüzyıl Felsefesi

Şimdi, 19. yüzyılda Romantik Düşünce’nin devamı nasıl geldi, ona bakıyoruz.

  • Hegel (1770-1831), Romantik filozoflar tarafından ele alınan düşünceleri birleştirdi ve geliştirdi.
  • Romantiklerin evrensel ruh kavramını Hegel, ruhu olan tek varlığın insan olduğunu öne sürerek, insan aklının üzerinde ya da ötesinde bir doğrunun olduğunu reddetti. Hegel’e göre her türlü bilgi insana aittir.
  • Hegel’e göre insan bilgisinin temelini oluşturan şeyler kuşaktan kuşağa değişir, mutlak doğru diye birşey, sonsuz us olamaz.
  • Düşünce biçimi, önceden yaşamış olanlardan ulaşan düşünceler ve içinde yaşanan çağın koşullarına bağlı olarak oluşur. Bir düşüncenin sonsuza dek doğru olacağı söylenemez. Bir düşünce, tarihsel bağlamına göre doğru ya da yanlış olabilir.
  • Hegel, usun bir süreç olduğunu öne sürüyordu. Us ilericidir, insan bilgisi sürekli gelişmekte ve ilerlemektedir.
  • İnsanlığın kendini giderek daha iyi tanımakta ve  gelişmekte olduğuna, insanlığın daha akılcı ve özgür olduğunu tarihin gösterdiğine inanır.
  • Yeni bir düşünce ortaya çıkar çıkmaz buna karşıt bir düşüncenin de ortaya çıktığını, bu iki karşıt düşüncenin arasında oluşan gerilimin, bu iki düşünceden üçüncü bir düşünce çıktığında yok olacağını, buna diyalektik gelişme deneceğini söyler. Ne zaman bir tez oluşsa, karşıtı da oluşur: antitez. Bu iki düşünceden de bir takım yanlar alan üçüncü düşünce ise sentezdir. Hegel bilginin üç aşamasını tez-antitez-sentez olarak adlandırır. Her sentez de yeni bir antitez tarafından olumsuzlanır. Hegel buna olumsuzlamanın olumsuzlanması der.
  • Diyalektik kendi karşıtını içinde barındırır.
  • Hegel insanla doğa arasında karşılıklı/diyalektik bir ilişki olduğunu düşünmüştü.

yardimcikaynaklar.com

  • Neyin doğru olduğuna tarih karar verir. Doğru olan tarihe direnebilendir.
  • Romantiklerin bireyciliğine karşı Hegel aile ve devletin öneminin altını çizdi.
  • Bireye şüphe ile baktı. Aklın kendini önce dilde gösterdiğini, dili oluşturanın birey değil, bireyi oluşturanın dil olduğunu düşündü.
  • İnsan doğunca bir dil ve tarihsel koşullarla karşılaşır. Hiç kimse bu koşullar karşısında özgür değildir. Devlet içinde yerini bulmayan insan, tarih-dışıdır.
  • Hegel’e göre, devlet tek bir vatandaştan daha fazla bir şeydir. Hatta devlet, vatandaşların toplamından da öte bir şeydir.
  • Toplumdan uzaklaşıp “kendini bulacağını “ söyleyen insan komik duruma düşer.
  • Dünya tininin üç ulaşma aşaması :
    Öznel Us: Bireye ulaşır.
    Nesnel Us: Aile, toplum ve devlete ulaşır.
    Mutlak Us: Sanat, din ve felsefe ile en yüksek bilince ulaşır. Bunların içinde de dünya tininin tarihteki gelişimi üzerine kafa yoran felsefe en yüksek bilinç düzeyine sahiptir.
  • Romantiklerin evrensel ruhu Tümtanrıcılık veya Teklik Felsefesi diye adlandırılan herşeyi tek bir “ben”in parçası olarak algılama Hegel’de de devam etti. O da, herşeyi tek bir evrensel aklın dile gelişi olarak görüyordu. Ancak Hegel Romantizm’in gözdesi bireye eleştirel bakıyordu.

Kopenhag’daki heykeli.

  • Danimarkalı, dindar ve melankolik filozof Kierkegaard’a (1813-1855) göre Romantiklerin Teklik Felsefesi de, Hegel’in tarihçiliği de bireylerin kendi hayatlarına karşı sorumluluk duymaları gerektiğini göz ardı eden felsefelerdi.
  • İnsan ya dindar olmak ya olmamak zorundaydı. Birazcık Hıristiyan olunamazdı.
  • Romantik İroni’ye karşı Sokratçı İroni’yi savundu. Sokrat, en ciddi konuları öğretmek için ironiyi kullanmıştı. Kierkegaard için Sokrat varoluşçu bir düşünürdü; tüm varlığını felsefi  düşüncelerine katmıştı. Oysa aynı şeyi Romantikler için söyleyemiyordu.
  • Romantikler gibi o da bireyi önemsiyor, bireyi sistemin karşısına koyuyordu. Önemli olan, o kişi için doğru olanın bulunmasıydı, D ile başlayan doğrunun bulunması değil. İnsan için gerçekten önemi olan doğrular, kişisel doğrulardı. Hıristiyanlığın doğru olup olmadığı değil, benim için doğru olup olmadığı önemlidir, diyordu.  Doğru olan, öznel doğru’dur.
  • Önemli olan tek bir insanın varoluşu idi. (Buda’nın çıkış noktası da insanın varoluşudur).
  • Din, aklımıza hitap etseydi, bir inanç konusu olmaktan çıkardı.
  • Yaşamın üç aşaması vardır: Estetik, Etik ve Dinsel aşama. Estetik aşamada bulunan biri günü yaşar, her anından zevk almaya çalışır. Güzel olan ve zevk veren her şey iyi, can sıkan her şey olumsuz ve kötüdür. Tipik bir Romantik, tipik bir Estetikçidir. Sanatı, felsefeyi, yaptığı işi ciddiye almayan bu aşamadadır. İnsan acıya ve ızdıraba bile estetik ya da yorumlayıcı bir açıdan bakabilir. Estetik aşamada yaşayan biri bunaltıya, boşluk duygusuna kapılabilir. Bu, bir sonraki, Etik  aşamaya geçebilmek için olumlu bir durumdur. Ama kişi tekrar Estetik aşamaya da dönebilir. Etik aşama, ciddiyetin hakim olduğu, kararların etik ölçülerin ışığında alındığı aşamadır. Bu aşama Kant’ın görev ahlakını hatırlatır. Kant gibi Kierkegaard da öncelikle insanın duygularını ön plana çıkarır. Kierkegaard için Dinsel Aşama Hıristiyanlıktır. Ancak pek çok kişinin tüm yaşamı boyunca aynı aşamada kaldığına inanır.
  • 20. yüzyılda bu düşünürden esinlenerek Varoluşçuluk Felsefesi doğdu.

 

 

Füsun Kavrakoğlu

View Comments

  • Herhangi bir kaynak belirttiğinizi görmedim fakat belki de ben yanılıyorumdur,dikkatimden kaçmıştır ama yine de iletmek istedim.Bu yazıyı okurken Jostein Gaarder'ın kitabının bir bölümünün özeti olduğunu farkettim ama ne yazarın ne de kitabın adının kaynakça olarak belirtildiğini gördüm.Dikkate alır kaynakçaya eklerseniz sevinirim çünkü yazı ansiklopedik bilgilerden daha çok nesnel bilgilerin yorumlanmasından oluşmuş ve öznel bir hal almıştır.Kaynakçada yazarın adını belirtmemek bence yazara saygısızlık olur ,teşekkürler

Önceki Yazılar

Çin 150 Çin Tarihi 46 Beş Hanedanlık ve On Krallık (906-960) 2

Güney Çin’deki On Krallık, askeri valilerin kurdukları devletlerdi. Tang devrinde bile müstakil olan bu valiler,…

2 hafta ago

Çin 149 Çin Tarihi 45 Çin’de İkinci Parçalanma (906-1280) Beş Hanedanlık ve On Krallık (906-960) 1

220-580 yılları arasında olduğu gibi, 906-1280 yılları arasında da Çin Kuzey – Güney olarak iki…

2 hafta ago

Halk Dini – Senkretizm 7

Yararlanılan Kaynak İnka ve Maya Efsaneleri, Walter Krickeberg, Okyanus Yayıncılık, 2000. Sayfa 148.  

2 hafta ago

Sömürgecilik 49 Négritude

Irkçılık ya da yabancı düşmanlığı, ırklar arasındaki ayrım, milletlerin/halkların kapitalist açıdan sınıflara ayrılması ile baş…

3 hafta ago

Sömürgecilik 48 Afrika’nın İlk Büyük Kırılması: Kölecilik

16. yüzyılda Senegal, 16.-19. yüzyıllar arasında Angola kıyı şeridi köle ihraç bölgesiydi. Günümüzde Nijerya’nın batı…

3 hafta ago

Seramik 17A Frig Çömlekçiliği Örnekleri MÖ 1200 – MÖ 330

Bazı bilim insanları, Frigler’in Ege Göçleri’ne iştirak ettiğini ve Hitit Devleti’nin yıkılmasında payları olduğunu savunurlarken,…

3 hafta ago