Birinci Dünya Savaşı‘nın sonunda Güneybatı Afrika, Almanya’dan alınıp Güney Afrika mandası altına sokuldu. Daha sonra Güney Afrika bu ülkeyi Birleşmiş Milletler’e teslim etmeyi reddederek Güneybatı Afrika Halk Örgütü (SWAPO – South West Africa People’s Organisation) ile uzun ve kanlı bir savaşa girdi.
SWAPO, Güneybatı Afrika’da 1960’da özgürlük hareketi olarak ortaya çıkmış, Namibya özgürlüğünü ilan ettikten sonra da siyasi parti halini almış olan örgüttür.
DTA (Demokratic Turnhalle Alliance), 1977’de SWAPO’ya muhalefet ve ırk ayrımcılığının devamı için Güney Afrika Ulusal Partisi’nin baskısıyla Namibya’da kurulan partidir.
Namibya’daki yerel halkların önce Avrupalı beyazlara sonra da Güney Afrika Cumhuriyeti yönetimine karşı verdiği Bağımsızlık Savaşı ancak 1980’lerin sonuna doğru sonuç alma evresine gelmiş, 1989’da ilk seçimler yapılmıştır.
1989’da Birleşmiş Milletler Geçiş Dönemi Destek Grubu’nun (UNTAG) geçici kontrolü altında, Güneybatı Afrika ilk serbest seçimleri gerçekleştirdi.
1990’da Güney Afrika Cumhuriyeti’nden bağımsızlığını kazanana dek Namibya’nın ismi Güneybatı Afrika idi.
Afrikaner, Güney Afrika ve Namibya’da kökleri Hollanda’ya dayanan Felemenkçe‘nin bir lehçesi olan Afrikanerce (Afrikaan) konuşan halka verilen isimdir.
Township, Güney Afrika Cumhuriyeti’nde, beyaz olmayan insanların ikamet etmeleri için zorla yerleştirildikleri az gelişmiş kentsel alanlardır.
Domuzların Güzel Çığlıkları, Damon Galgut, Delidolu Yayınları, 2024. Sayfa 50, 56, 7, 39, 15, 44.
Çin İşçi Birlikleri’nin, Birinci Dünya Savaşı‘nda Britanya Ordusu’nun silah altına alıp İttifak Cephesi’ne yolladığı 14.000 Çinli işçinin, büyük kısmı can vermiş. Pek çoğu Fransa’ya vardığında kötü muamele görmüş, maaşları ödenmemiş, pis ve sıkış tıkış barakalara yerleştirilmiş, çevirmen ayarlanmamış, diğer işçilerin saldırılarına uğramışlar. Pek çoğu evine bir daha dönemediği gibi katkı ve deneyimlerinden de hiç bahsedilmemiş. Bu kanlı tarihleri öne çıkarmanın faydası, o tarihlerin günümüze hala ne kadar yakın olduğu gerçeğiyle yüzleşilmesini sağlamak.
Yirminci yüzyılın başlarında Kanada Çinli göçmenlere o kadar düşmanca davranıyormuş ki ülkeye giren her Çinliye 500 dolar kelle vergisi ödetiliyormuş. ÇİB işçileri Kanada’ya götürüldüğünde seferberliğin bir parçası oldukları için vergi ödememelerine karar verilmiş ama aynı sebepten seyahatleri boyunca trenden inmelerine izin verilmemiş ve Kanada’da geçirdikleri süre boyunca sürekli gözetim altında tutulmuşlar. O sıcakta günlerce tren vagonlarında yatıp kalkmışlar. Hiçbiri, sıvı kaybından bayılanlar bile tıbbi tedavi görmemiş. Dışarıdan kimseyle konuşamıyorlarmış çünkü Kanada hükümeti Çinli işçilerle ilgili her türlü habere yayın yasağı getirmiş. Çinli emeği kullanılmış, sonra da gizlenip itibarsızlaştırılmış.
Highlander Sendromu’na göre ötekileştirilen grupların mensupları kendilerine benzeyen insanlar başarılı olmaya başlayınca kendilerini tehdit altında hissedebiliyormuş.
Sarı Yüz, R. F. Kuang, İthaki Yayınları, 2025. Sayfa 32, 110, 154, 155, 94.
“İngilizler gelirken valizlerinde İngiltere’yi de getiriyorlar. Nazik kendini beğenmişliklerini, içine kapanıklıklarını, iyi eğitimlerini, golf ve…
“Köle artıkları” diye bir tabir vardır. “Beyaz Adam bugüne kadar gördüğüm her şeyin hakimidir. Belki…
Birinci ve İkinci Dünya Savaşı sırasında ABD, Kanada, Almanya ve daha birçok ülke hükümetinin halkı…
Kişisel gelirlerinin %20’sini tasarruf ediyorlar. Japonya, dünyanın en yüksek kişisel tasarruf oranına sahip ülkesi. Ekonomik…
Alman Koruma Bölgesi Güneybatı Afrika'daki Hotanto (doğrusu Nama) Ayaklanması, 4 Ekim 1904'te başlar, Hereroların başkaldırmasından…
Eski Alman sömürgesi Güneybatı Afrika'da (bugünkü Namibya) yaşayan yerli bir kavme Hollandalılar ve Almanların taktıkları…