Categories: Sanat

Çağdaş Sanata Varış 146| Postmodern Düşünürler 8 Deleuze ve Guattari

Fotoğraf:www.critical-theory.com

  • Foucault’dan etkilenen  filozof Gilles Deleuze (1925-1995) ve Lacan’dan etkilenen psikoanalist Félix Guattari (1930-1992) 1972 yılında işbirliği yapmıştır.
  • Freudçuluk, aileyi evrensel bir kategori olarak ele alır; sınıf, konum veya ırkın aile kurumuna etkisi olmadığını; ailenin sosyal koşullardan veya tarihten bağımsız olarak bilinçdışı üzerinde aynı şekilde etkili olduğunu varsayar. Deleuze ve Guattari, psikanalizin tüm hayatı çekirdek ailenin tekil yapısına indirgediğine dikkat çekmiştir.
  • Freud, politika ve kültürü ailenin dışına iter. Deleuze ve Guattari, bireysel kimlik analizinin çok daha geniş bir sosyal sahaya yayılması gerektiğini savunmuştur.
  • Freudçu fikirlerde sosyal rollerin, politikanın ve kamusal olayların bilinçdışının derinlerine nüfuz etmediği düşünülür. Buna karşın, Deleuze ve Guattari, bilinçdışının toplum ve tarih tarafından sürekli yeniden yazıldığını savunur. Onlara göre bilinçdışı şimdide yaşar. Yapılan işler, tanışılan kişiler, olmak istenen ve istenmeyen kişi türleri, okunan dergi ve kitaplar, alış veriş yapılan mağazalar….bunlardan hiçbiri marjinal değildir. Deleuze ve Guattari’nin çalışmasında, bir ilişkiler ağı, iç içe geçmeler, çapraz aşılanmalar….bir sosyal akışlar ağı vardır.
  • Bilinçdışı arzular ve hevesler, kişisel deneyimin bir sonucu olarak kişiye ait değildir. Bunlar geneldir: sosyal koşullar ve deneyim ile sürekli üretilir ve yeniden üretilirler.
  • Freudçuluk, bilinçdışını karanlık ve tehlikeli ama aynı zamanda sabit ve değişmeyen bir kuvvet olarak görür. Deleuze ve Guattari ise bilinçdışını arzu eden bir makine olarak tarif eder. Bütün sosyal ve kişisel eylemler ve etkileşimlerin gerisindeki dinamik güç olan arzu, değişken ve sürekli adapte olan bir enerjidir. Sürekli limitleri aşmak isteyen; faydalılık, üretkenlik veya verimlilik için endişe etmeyen bir enerjidir.
  • Deleuze ve Guattari için durağan kimlik yoktur; onlar farklılığı, kaosu ve değişim sürecini kutsar.
  • Ruhun doğal olarak bütün, birleşik veya tutarlı olduğu fikrini; evrensel bir teorisi olabileceğini; temellere ve özlere indirgenebileceğini reddederler. Benliği, bir arzular ve kimlikler akıntısı olarak tarif ederler. Bir kimlik için, toplumdaki arzu üretiminin ve dolaşımının, ihtiyaçlar veya içgüdülerden daha önemli olduğunu düşünürler.
  • Postmodern görüşte, sübjektiflik ırk, sosyal sınıf, aile, yaş, konum ve cinsiyetle ilgili farklı sosyal kodların ve ideolojilerin bir karışımıdır. Kişinin kim veya ne olduğu, bu farklı söylemlerin kendi içindeki çatışma ve birleşme süreçlerini nasıl dışa vurduğu ile belirlenir. Bu faktörler etkileşim içine girdikçe benlikte değişimler meydana gelebilir.

 

Füsun Kavrakoğlu

Önceki Yazılar

Puglia 3 Trulli Evleri 1

Avrupa’nın diğer yerlerinde bilinmeyen bu evler, Bari’nin güneyinde, özellikle Alberobello ve Martina Franca bölge ve…

7 ay ago

Puglia 2

9. yüzyılda Sicilya’yı fetheden Abbasiler, 847’de Bari’yi alır. Müslümanlar tarımda ve sulamada yenilikler yaparak bölge…

7 ay ago

Puglia 1

Çizme şeklinde diye tarif edilen İtalya, Türkiye’nin üçte biri kadardır. Puglia (Apulia) bölgesi çizmenin topuğudur.…

7 ay ago

Sert, Saydam ve Kırılgan 40 Çin’de Enfiye Şişesi İç Boyama Sanatı

Enfiye kutusu gibi bir de enfiye şişesi (snuff bottle) var. İçe çekilen toz, tütün ile…

7 ay ago

Margit Schreiner 2

Avusturyalı yazar Margit Schreiner’ın (1953-) Ayrılık Üçlemesi’nin ilk kitabı Çıplak Babalar’ı daha önce sizinle paylaşmıştım.…

7 ay ago

Chantilly Şatosu 4

Chantilly, Fransa’da Louvre’dan sonra gelen en büyük ikinci sanat galerisi. Chantilly’de 550 tablo, 17 salonda…

7 ay ago