Pennsylvania Üniversitesi Pozitif Ruhbilim Merkezi araştırmacıları entelektüel uğraşlar, entelektüel yaratıcılık, zihinsel kıvraklık, entelektüel yetkinlik, iç gözlem, deha, entelektüel derinlik ve hayal gücünden oluşan IQ ile deneyimlere açık olma özelliği arasında çok güçlü bir bağ olduğu, daha önceki araştırmalarla da uyumlu olarak, saptadı. Araştırmada gözlenen yeni ve ilginç bir durum ise, IQ ile entelektüel uğraşlar ve zihinsel kıvraklık arasında hayal gücü, yaratıcılık ya da entelektüel derinlikten çok daha yakın bir bağlantı olduğuydu.
Aynı araştırma çerçevesinde, aralarında sertlik, kışkırtıcılık, önderlik, kendini dışa vurma, duygusal denge, ölçülü davranma ve mutluluk gibi özelliklerin yer aldığı 8 kişilik özelliğinin IQ ile doğrudan bağlantılı olduğu tespit edildi. Çalışma ayrıca, IQ açısından en önemli kişilik özelliğinin deneyimlere açık olma özelliği olduğuna işaret etti.
Fotoğraf: www.pinterest.com
Yapay Zeka, genel olarak makinelerin zekasını kasteder. Zekaya özgü işleri yapmakta en yetenekli makineler bilgisayarlardır. Bilgisayarları diğer aletlerden ayıran özellikler bir çok değişik işlevlerinin olması, işlemleri son derece hızlı yapabilmesi, karmaşık işlemleri yapabilmesi, simgelerle çalışması. Robotlar, bilgilerin yönetimini sağlayan uzman sistemler yapay zekadan yararlanırlar. Satranç, go gibi strateji oyunlarında yararlanılan yapay zeka dünya şampiyonlarını yenmeyi başarmaktadır.
20. yüzyılın iş dünyasında IQ’nun önemli olduğunu , 21. yüzyılda bunun yerini duygusal zekanın (EQ) alacağını öne süren Robert K. Cooper ile Ayman Sawaf, yöneticilerin artık duyguları reddeden sistemlerden vazgeçmesi gerektiğini öne sürüyor. Önceleri kurumsal yaşamda analiz, görünür güç ve teknik gerçekliğin duygu, sezgi, ruh ve deneyim gibi diğer insani değerleri göz ardı ettiğini; zekayı cansız ve çözümlenebilir bir şeymiş gibi ele alan matematiksel modellerin merkez alındığını; yeni modelin, EQ ve biyolojik sistem ilkelerine çok daha fazla dayanacağını öne sürmektedirler. Yeni modelin, insanları canlı, üretici, etkileşimci varlıklar; değişme, öğrenme, büyüme, esin verme, yaratma, sinerji ortaya koyma ve dönüştürmeye ilişkin doğal yeteneklere sahip varlıklar olarak gördüğünü iddia etmektedirler.
Howard Gardner ise Çoklu Zeka Kuramını ortaya atmaktadır. Gardner’a göre, psikometrik testlerle ölçülebilen tek bir zekadan bahsedilemez. Farklı alanlarda kullanılabilen farklı zekalar vardır. Gardner’a göre her insan bu zekaların hepsine sahip olarak doğar. Bu zekaların potansiyeli zamanında keşfedilirse geliştirilebilir. Zekanın işlemlemeye dayalı bir kapasite olduğu; problem çözme ya da belli bir kültürel ortam ve topluma dayanarak ürün ortaya koyma yeteneği gerektirdiği Çoklu Zeka Kuramının çıkış noktasıdır. Kuram, zeka yetisinin yaşla, eğitimle veya deneyimle çok fazla değişmediği görüşünü, zekanın doğuştan gelen bir yeti olduğunu yadsır. Gardner müzikal zeka, bedensel-kinestetik zeka, mantıksal-matematiksel zeka, dilsel zeka, uzamsal zeka, sosyal zeka, içsel zeka, varoluşsal-doğacı zeka türlerinden bahseder. Zekaların her birinin belli türde içsel veya dışsal bilgi ile harekete geçtiğini, tetiklendiğini; zekaların her zaman uyum içinde çalıştığını, her yetişkinde bunlardan birkaçının bulunduğunu öne sürer.
Fotoğraf: m.google.com
Bütün dünyada Gardner’ın teorisine büyük ilgi duyulmuş; çoklu zekanın okullarda uygulanabilirliği ülkemizde de büyük ilgiyle karşılanmış. Gardner’ın teorisi, şimdiye dek sanki zekayla hiçbir ilgisi yokmuş gibi değerlendirilen birçok uzmanlık alanının, zekayla ilişkisini kurabilmeyi sağlıyor.
2003 yılında Michael Connel, Kim Sheridan ve Robert Gardner’ınöne sürdüğü lazer ve projeksiyon zihin profillerine bakarsak:Lazer profilin içinde bir ya da iki zeka bulundurur ve ilgi alanlarının daha derinlerine inmek için yıllar harcar. Sanatçılar, mucitler, bilim insanları bu profile girer. Projektör profil üç ya da dört alanda yetkindir ama tek güçlü zihinsel yönü yoktur, uzman olmaları beklenmez. Politikacılar bu gruba örnek olarak verilir.
Ken Robinson ve Lou Aronica’ya göre, kişi kendi özünü bulduğunda, duygusal, sezgisel ve manevi güçlerinin farkına varmakla kalmıyor, zekası ve hayal gücünden tam anlamıyla yararlanabiliyor. Robinson, ne kadar zeki olduğumuz yerine, ne çeşit bir zekaya sahip olduğumuzun sorgulanması gerektiğini öne sürüyor.
1970’li yıllarda Venezüella halkının zekasını artırma projesi yapılmış.