- Bazılarına göre Matisse ile bazılarına göre Manet ile başlayan Modernizm pek çok eleştiri almıştır.
- 20. yüzyılın ikinci yarısında sorgulama başlar:
*Bağımsızlıklarını kazanan koloniler Batı düşüncesini sorgulamaya başlar.
*Feministler bu düşünce sistemlerinin kadın erkek eşitliğine ve ortak mutluluğa değil, ataerkil bir yaklaşıma, dahası beyaz orta sınıf erkeğin çıkarlarına ve mutluluğuna olanak verdiği iddialarını ortaya atar.
*Elektronik iletişim sistemlerinin yaygınlaşması sonucu bilgi edinme ve aktarma yöntemleriyle sosyal yapının değiştiği, farklı şeyler söylemek gerektiği vurgulanır.
- Modern stil, farklılıkları yok sayar, Avrupa merkeziyetçiliğinin ve sömürgeciliğinin meşrulaştırılmasına hizmet etmiştir.
- Sınırsız bir kendinin farkına varma (self-realization), kendini duyumlama öz deneyimi (self-experience) ile aşırı uyarılmış bir duygusallık ve hedonistik motifleri serbest bıraktığı öne sürülür. Bu atmosfer toplumdaki mesleki yaşam disipliniyle, akılcı yaşamın ahlaki temelleriyle uyuşmadı, Protestan ahlakı çözüldü, denir. Erdemlere karşı nefret oluştu; tek çözüm dinin tekrar canlanmasıdır söylemleri yaygınlaştı.
- Modernlik, insanın doğası hakkında yerleşik bütün inançları yıkan bir durumdur. Modern dönemde sınıfsal ayrımlar gevşemiş, aile bağları çözülmüş, din ve ahlak ölçütleri altüst olmuştur..
- Modernizm’de artık hiç kimse özel değildir, herkes sıradan biridir. Sanatçıya da özel biri olduğunu söyleyen sadece piyasadır.
- Modernizm ile sanatın amacı değişmiş, reel gerçekten uzaklaşılmış, sanat için sanat anlayışı gelişmiştir.
- Modern sanatçının piyasa ile, çok satmak ile, şöhret ile ilişkisi de ikircikli hale gelmiştir. Bu yüzden sanatçı kendisine bir mitoloji yaratmak zorundadır; bunu yaparken geliştirdiği stratejilerden bize yansıyan ise paranoyak Modernizm’dir.
- Erkek egemen aile yapısı, otoriter devlet, emperyalizm, çifte standartlı burjuva ahlakı dönemin belli başlı eleştiri noktalarıdır.
- Bilim, ahlak ve sanatın farklılaşması ve uzmanlarca ele alınan bölümlerin özerkliği, gündelik iletişimde ayrışma ve çatlama yarattı, uzmanlık kültürünü olumsuzlama problemini doğurdu. Oysa Aydınlanma düşünürleri sanat ve bilimin, dünyanın ve benliğin anlaşılmasını, ahlaki ilerlemeyi, insanların mutluluğunu sağlayabileceğini düşünüyorlardı.
- Aydınlanma’nın pozitivist tavrının ortaya çıkardığı iletişimsizlik ortamı, kurduğu ben ve öteki ayrımına dayanır.
- Modernizm halka inmeyen, elitist bir bakıştır.
- Modernizm, seçkin ve toplumdan kopuk bir yapı oluşturmuştur.
- Sanat – Toplum uçurumu yaratıldı. İletişimsizlik arttı.
- Modernizm için sadece yalınlık, akılcılık ve işlevsellik önemlidir.
- Demokratikleşme adına tek tip binalar yapıldı (International Style).
- Modern yapılar fazla katı ve duygusuz oldu. İçlerinde tarihin ve kültürün hiçbir öğesini barındırmıyorlardı. İnsanlığın doğasına aykırıydılar.
- Beton bloklardan müteşekkil çirkin kentler oluştu.
- Modern binalar çevre koşullarına önem vermedi.
- Soyut, kendini tekrar eden, hiç bir yere ait olmayan bir mimari tarz gelişti.
- Modernizm’in Kabe’si pasajlar oldu.
- Modernizm’in yalınlaşma, hislerden arınma, zaaflardan kurtulma, kendini aşma, öze inme çabaları elimizde kuru, içi boş bir karkas bıraktı.
- Sergileme iktidarı (eleştiri kurumları, müze yönetimleri, sanat galerileri) sorgulanmaya başlandı.
- Modern sanat ancak, kolonyal ve emperyal metropollerde yoğunlaşabilen, bir “ NATO sanatı “ olabilmiştir.
- Modern sanat, yaygın bir biçimde ticarileştirilmesi nedeniyle muhalif ya da eleştirel yanını büyük ölçüde yitirmiştir.
- Postmodernizm, işte bu sorunlar üzerinde yükselmiştir.
- Modern insan, kendi gerçeğim dediği kimliği kazanmak için büyük çaba gösterdi ama, tam olarak bunu tanımlamayı başaramadı.
- Modernlik ile insanın iç benliği önem kazandı. Kimlik saplantısı, yazarların otobiyografiye ayrıcalık tanımasına neden oldu ama roman daima otobiyografiye ağır bastı. Otobiyografi ile kendi gerçeğine ulaşma hedefleniyordu.
- Modern edebiyatta okunanın bir roman olduğu unutturulmuyordu. Modern yazın türü, yansıttığı varoluşsal huzursuzluk ile Modernizm’den bize kalan en huzursuz miraslardan biridir.
- Modern insan kendi değerini başkalarının gözünde bulmak ve Modernliğin icabı olarak bu durumdan şikayetçi olmak zorundaydı.

1967 yılı yapımı Oyun Zamanı adlı, Modernizm eleştirisi yaptığı komedide Jacques Tati, Modernizm’in mimariden insanlara, mobilyalardan alışkanlıklara kadar her alanda kendini gösterdiği Paris’i konu alır.
Fotoğraf:blog.koraysevindi.com
- Modernist pazarlama anlayışı, zorlayıcı ve baskıcı temellerden aldığı gücü korumak için koşullarını güçlendirmek ve evrensel ilkeler olarak vurgulamak ister. Oysa müşteri ne bir meta ne de bir mittir.
- Modern pazarlama anlayışı erkeklerin dünyasına ilişkin fotoğraflar verir; erkekle özdeşleşen değerin üstün kabul görmesi karamsarlık, ezilme, baskı ve tacizi meşrulaştırma noktasına getirir.
Çağdaş Sanat, Çağdaş Sanata Varış, Jacques Tati, Kimlik saplantısı, Manet, Matisse, Modernizm, Oyun Zamanı, paranoyak Modernizm, pazarlama anlayışı, varoluşsal huzursuzluk
Leave A Reply