Dünyanın en eski el sanatlarından biri olan sepetçilik, kaybolmakta olan geleneksel el sanatlarından biridir.
Bozcaada’da 1930’lu yıllarda gerek şaraplık üzümün fabrikalara gerekse Çavuş üzümünün İstanbul’a yollanması için küfeler kullanılırdı. İstanbul’a yollanacak Çavuş üzümünün nakliyesinde kullanılan küfeler daha önceden Bozcaadalı bağcıların İstanbul halinde anlaşmalı olduğu kabzımal tarafından tedarik edilirdi. Her firmanın küfesinin üzerinde o firmaya yönelik boya ile isminin tanıtıcı bir harfi yazılırdı. Küfe ile taşımacılığın yok olmasına 1960’lı yıllardan sonra başlayan plastik veya ahşap malzemeden yapılan kasaların çoğalması neden olmuştur. Sepet ve küfe örme genellikle üzüm zamanı Bozcaada’ya gelen ve kale hendeği civarında çadır kuran Ezineli Roman vatandaşlar tarafından yapılmaktaydı. Ailecek sepet örenler, ev ortamında kullanılan sele veya keleter denilen bir kısım eşyaları da yaparlardı. Kayın veya kestane ağacından yapılan küfe için önce kestane fideleri yarma demiri ile yarılır, sepet veya küfenin boyuna uygun uzunlukta hazırlanırdı. Daha sonra yontma tezgahında bu ağaçlar yontulur, ardından usta, dip kısmından başlamak üzere sepet veya küfeleri örmeye başlardı. Sepetlerin genellikle ağaç şeritle çaprazlama olarak dipliği çatılır, daha sonra paralel olarak sepet veya küfeye çember örülmeye başlanırdı. Yan sarmanın örülmesinden sonra sepet ve küfenin ağız çemberi örülerek bağlanırdı. Ağız çemberi daha çok farklı renklerden ve genellikle beş çubukla örülürdü.
Bozcaada Yerel Tarih Araştırma Merkezi’nde sergilenmekte olan M. Hakan Gürüney’in Bozcaada Koleksiyonu’ndan.
Leave A Reply