1950’LERİN SONLARI- 1963
Konuya girmeden evvel, bazı önemli noktaları tekrar etmek ve yeni eğilimleri belirtmek gerekir.
19. yüzyılın sonunda yaşamış Corot, Courbet, Manet gibi Realistlerin etkileri devam ediyor. Realistler dışa dönüklerdi, eserlerine kendi iç dünyalarını yansıtmıyorlardı.
Birinci ve İkinci Dünya Savaşları erkeksi ve mantık çağlarını getirdi. Yumuşaklık, başıboşluk, düşler; mandolinler, gitarlar, gondollar gibi küçük şeyler gündemden düştü.
Yeni, nesneleştirilmiş ve gerçekçi başka bir yaşam doğdu.
Bu dönemin resminde manzara, ölü doğa, portre neredeyse unutuldu. Resim nesne resmi, modern resmin baş kişisi nesne oldu. Kişilerin, figürlerin nesnelerle yer değiştirmesiyle büyük bir özgürlüğün ortaya çıktığı düşünüldü.
Renk, geometrik form, kendi içinde bir gerçeklik taşır.
Bir ağacın dalını ayrı olarak ele alır ve ona çok yakından bakarsak, dalın kabuklarının ilginç bir desene ve plastik bir forma sahip olduğunu görürüz. Araya bir uzaklık konularak, resim motifi olarak ele alındığında ise, bu değerler yitip gider.
Seri üretilen gündelik objeler bu dönemde büyük hayranlık duyulan ve üstün değer biçilen pek çok şeyden daha göz kamaştırıcı bulunur.
İkinci Dünya Savaşı sonrası Batı sanatında Soyut Dışavurumculuk akımı egemendir.
Tekrar edecek olursak, Soyut Dışavurumcu yapıtlar:
*Bilinçaltını özgürleştirerek, bilinçaltını ortaya çıkaran,
*Resim yüzeylerinin odaksızlaştığı,
*Perspektifsiz bir mekan sunan,
*Biçimlerin arka planla bütünleştiği,
*Dışavurumcu sanatçının hareketleriyle, kullandığı malzeme ile, özel fırça vuruşlarıyla kendini ortaya koyduğu,
*Düşüncesi ile kendini kanıtladığı,
*Sanatçının özel dünyasının önemli olduğu,
*Dış dünya ile ilişkisi kopuk bir akımdı.
1950’li yıllarda bu tutumu benimsemeyen sanatçılar da ortaya çıktı.
1945-1960 yılları arasında hem ABD’de hem de Avrupa’da etkin olan sanat, yoğun boya ile yapılan resim (picturale) nitelikli iken,
1960 yılı sonrasında resimsel olmayan (non-picturale) nitelikli olmuştur.
Bu yeni dönemde aynı anda birçok akım ortaya çıkmış, akımlar kısa sürse bile etkileri kalıcı olmuştur
- Yves Klein (1928-1962), Pop Art’a paralel ürünler veren Yeni Gerçekçiler’in ilk temsilcilerindendir. Bazı eleştirmenler onu Neo Dadacı olarak kategorize etmişlerdir.
- Akademik resim öğrenimi görmemiş olan Klein, sanat yaşamına 1946’da tuvali tek renge (monochrome) boyayarak gerçekleştirdiği ve 1950’de sergilediği yapıtlarıyla başlamıştır.
- Tek renkli resim yoluyla renk öğesinin öznellikten arınarak doğaötesi bir nitelik kazandığını savunmuştur.
- 1955’te başlayan Mavi Dönemi’nde, Evrensel Klein Mavisi adını verdiği belirgin bir maviyle yine tek renkli resimler, aynı maviye boyanmış heykeller, tuval üstünde süngerle kabartmalar yapan sanatçı, maviyi boyut ötesi bir renk olması nedeniyle yeğlediğini, öteki renkler belirli çağrışımlar yaratırken, mavinin gözle görünen doğada, deniz ve gökyüzü gibi en soyut kavramları yansıttığını savunmuştur.
- Klein’ın mavisi, bu dönemde, sanatçının imzası gibi olmuştur.
- Klein, Nisan 1958’de Paris’te, Irıs Clair galerisinde, Boşluk adlı yapıtını sergiler. Galeri, beyaza boyalıdır ve sergide boşluktan başka görülecek bir şey yoktur. Bu yapıtıyla, sergilediği ham gerçekliktir. Amaç ise, tuval ve galeri ressamlığının sona erdiğini vurgulamaktır.
- Judo ve benzeri sporlara ilgi duyduğu için 1952-53’te Japonya’da bulunan ve Siyah Kuşak takan Klein’ın, 1958-60’ta gerçekleştirdiği, kadın modelleri canlı fırça gibi kullanarak yaptığı seriye Antropometri serisi adını vermiştir. Böylece artık boyaya bulaşmadığını söylemiştir. Bu seri için modelleri Klein Mavisi’ne boyamış, boyalı vücutların kopyalarını/izlerini kağıt üzerine tespit etmişti. Bu serinin yapımını, izleyicilerle paylaşmış, böylece Performans Sanatı’na da adım atmıştı. Bu esnada izleyicilere aynı maviden içkiler sunmuş, kendi bestesi Monoton Senfoni’yi dinletmişti. Aynı zamanda caz müzisyeni de olan Klein, resimde geliştirdiği tek renklilik etkisini 1947 yılında yaptığı bestesinde de gerçekleştirmeyi denemiştir. Sözkonusu senfoni, 20 dakika boyunca tek notanın çalınması, sonraki 20 dakikanın ise sessizlikle geçmesi anlamına geliyordu.
- Klein’ın birçok sanatçıyı etkilediği ve Yeni Gerçekçi grubun oluşmasında çok etkili olduğu kuşkusuzdur.
- 1959 yılında Gelsenkirchen Operası için Yves Klein iki heykel yapmıştır. Heykellerden birinde, imzası gibi olan kendi mavisi büyük duvarlar için uygun olmadığından, aseton içeren boya uçucu ve kolaylıkla yanabilme ihtimali olduğundan Gelsenkirchen Mavisi adı verilen bir mavi kullanılmış; ikinci daha küçük olan heykeli ise mavi-beyaz renklerde yapılmıştır. Mavisi yine de kuvvetli olan bu heykeller, binanın dışından da, cephedeki cam panelden kolayca görülebilmektedir. Aynı mavi, Opera’nın iç dekorasyonunda da kullanılmıştır.
- Klein, yeni bitmiş tabloyu yağmur altında gezdirerek, insan ile dünya arasındaki sürekli ilişkiyi vurgulamış, temel enerji ile kendi varlığı arasında iletişim kurmaya çalışmış, gerçeği kendine mal etmiştir.
Leave A Reply