Geçenlerde Tophane-i Amire’ye, Sebastiao Salgado’nun sergisini görmeye gittim.
2024 Ekim sonunda da Bari’de, Teatro Margherita’da World Press Photo Vakfı tarafından 1955 yılından başlayarak her yıl düzenlenen fotoğraf yarışmasının sergisini görmüştüm. Geçen yıl 130 ülkeden 3851 profesyonel fotoğrafçı 61,063 fotoğraf ile yarışmaya katılmış. Sonuçta 24 kazanan, 6 özel ödül, 2 jüri özel ödülü alan fotoğrafçılar seçilmiş. Bu seçilmiş karelerin sergisi de muhteşemdi.
İstanbul’daki ve Bari’deki sergilerin ortak noktası sadece fotoğraf sergisi olmaları değildi. Amaç benzerliği de vardı: Kültürel projeler ve olaylarla dünyaya, toprağı ve insanıyla sahip çıkmak.
İstanbul’daki büyük serginin üstünlüğü ise, bana göre, tek bir kişinin emeğinin sergilenmesiydi.
Her iki sergi de dünya turu yaptırdı bana; hiç görmediğim, göremeyeceğim, bilmediğim şeyler gösterdi.
Salgado şöyle demiş: “Çeviriye ihtiyaç duymadan dünyanın her yerinde okunabildiği için fotoğraf çok güçlü bir dildir.”

Poturu taktığı bilinen tek halk Zoe’lerdir; poturu, alt dudağı delen ve çıkıntı yapan tahta tıkaca verilen isimdir. Hem kızlar hem de erkekler ergenliğe ulaştığında özel bir tören yapılır: çeneleri bir kemikle, genellikle sivriltilmiş bir maymun kaval kemiğiyle delindikten sonra bir tahta parçası yerleştirilir. Bu tıkaç, doğru boyutta bir poturu yerine oturana kadar düzenli olarak biraz daha büyüğü ile değiştirilir. Fotoğrafı çeken Sebastiao Salgado, bu kareyi 2009’da Brezilya’da Para Eyaleti’nde Zoe Kabilesinin köyü Towari Ypi’de çekmiş.
Fotoğraf: Füsun Kavrakoğlu, Tophane-i Amire, 2024.
“Brezilya’da Ulusal Yerli Örgütü FUNAI, tehdit altında olan azınlıklar konusunda önemli bir rol oynuyor. FUNAI sayesinde Brezilya, topraklarının %12.5’inden fazlası (Fransa’nın bir buçuk katı kadar bir alan) yasal yerli rezervlerinden oluşan tek ülke.
Brezilya’da 1995 yılından beri birçok yerli bölgesinin sınırları açıkça çizildi. Yerliler bazen, yasadışı bir şekilde işgal edilen topraklarından çiftçileri çıkarmak için hükümetle anlaşmaya varabiliyorlar.
FUNAI olmasaydı bazı kabileler ortadan kalkabilirdi. Örneğin 2009’da ziyaret ettiğim ve 278 mensubu kalmış olan Zoe Kabilesi. Bu kabile, Tupi-Guarani dil grubuna ait olan, Atlantik kıyısında yaşayan bir azınlıktı. Denizden uzağa yerleşmişlerdi: uzun zaman önce yağmur ormanlarına çekilmek zorunda bırakılmışlar ve bir daha geri dönmemişler. 16. yüzyılda Cizvitler onlardan söz ediyor. Alt dudakları ve çeneleri arasına ahşap bir parça takıyorlar. 1982’de Evangelistler bölgeden FUNAI ve federal polis tarafından çıkarılmış. Kabile tam bir yalıtılmışlık içinde yaşıyor, beyaz adam tarafından nadiren ziyaret ediliyorlar. FUNAI ancak yerliler kabul ederse ziyaret izni veriyor. Çok sıkı hijyen kuralları uygulanıyor, çünkü yerlilerin hiç bulaşıcı hastalık deneyimi yok. Ziyaretçilerin önce bir testten geçirilmesi gerekiyor. Çocuklara şeker verilmesi önleniyor çünkü dişleri son derece sağlıklı. FUNAI kabilelerle görüşüyor ve oraya gidip onlarla çalışmamız karşılığında onlara ne vermemiz gerektiğine beraber karar veriyorlar. Hediyeleri paraya tercih ediyorlar. Salgado, 2009’da kabile ile yaklaşık iki ay geçirmiş.
Zoe’ler, 2012’de ortadan kayboldular. Yürüyemeyen yaşlılar hariç hepsi köylerini terk ettiler, 300 kilometrelik yağmur ormanını kat edip şehri görmeye gittiler. Sonuçta eve döndüler, geri dönmeyi tercih etmişlerdi. Şiddet ya da kavga nedir bilmiyorlar. Yalan söylemek gibi bir deneyimleri yok. Bir anlaşmazlık olduğunda iki taraf ve destekçileri toplanıyor, anlaşmazlık nedenlerini düzeltmek için konuşuluyor, anlaşmazlık giderilince uzlaşma kutlaması yapılıyor. Kabilede hayır diye, bastırma diye bir şey de yok. Azarlamak nedir bilmiyorlar. Çıplak yaşıyorlar. Kendi ilaçları var. Balistik yasaları onlar için bir sır değil. İki cins de çok eşli. Soyların birbirine karışması engelleniyor. Tanrı’ya inanmıyorlar, bir dini uygulamıyorlar. Sevgi dolular. Birbirleriyle ve doğayla güçlü bir dayanışma içindeler. Çevrelerini çok iyi tanıyorlar.
Brezilya’da kırsaldan şehre göç 50 yıl içinde gerçekleşti. Eskiden nüfusu %90’ı kırsal bölgelerde yaşarken artık %90’ı şehirlerde yaşıyor.”
Yararlanılan Kaynak
Toprağımdan Yeryüzüne, Sebastaio Salgado, Everest Yayınları, 2017. Sayfa 54, 102-108.
2 Comments
Güzel yazı için teşekkürler 🙏
Nazik geribildiriminiz için teşekkür ederim.