20. yüzyıl başında, Altayların geleneksel inançlarını ve Budizm’in unsurlarını içeren Altay milli dini Burhanizm olarak adlandırılmıştır.
Burhanizm ya da Burkanizm taraftarları hem Çarlık döneminde hem de Sovyet döneminde baskılara maruz kalmıştır.
Burhanizm, Altayların dilinde Ak Yang (Ak Din/Akdin) olarak anılır. Bu dinsel yaklaşım, özellikle 1904-1930 yılları arasında Altaylar’da çok etkili olmuştur (1).
Akdin’i ‘yenileştirilmeye çalışılan şamanlık’ olarak tanımlayanlar da vardır. “Eski Türklerin Şaman dini, Altay’da 20. yüzyılın başlarında düzeltilmeye ve çağdaş din anlayışına uydurulmaya çalışılmıştır. Çet Çelpen adında bir Türk tarafından kurulan bu yeni Şamanizm’e Burhanizm denmiştir. Dinsel amacın yanında siyasal amaçlar da taşıyan bu yeni Şamanlık anlayışı, Rusya’da yaşayan Türklerin Ruslarla bütün ilişkilerini kesmelerini öğütler ve Akdin’e bağlı olurlarsa bir gün Oyrat Han (Lakabı: Akboz) tarafından kurtarılacaklarını vaat eder. Oyrat Han, beyaz saçlı, beyaz giysili, beyaz ata binen bir Ak Tanrı’dır. Altaylı Türklere Rus parası yerine Çin parası kullanmalarını öğütleyen Çet Çelpen, kurban kurumunu şiddetle yasaklamış ve yılda bir kez kuzu kesilmesine izin vermiştir.”(2).
Çet Çelpen, şamanların Altaylıları sömürdüğünü düşündüğü için şaman davullarını ve giysilerini yaktırmıştı. Kurbanların en büyük parçalarını şamanlara bırakmak adettendi.
Hıristiyan misyonerler tarafından bölge valisine yapılan şikayetle Akdinciler tutuklandı, mallarına el kondu. Ölüm cezasından kurtuldular ama Çet Çelpen 1906 yılında hapishanede öldü. 1905 Rus-Japon Savaşı sırasında Japonya için çalıştıkları ihbarı yapılmıştı.
Burhan, Tuva dillerinde Tanrı, Moğollarda iyi ruh anlamına gelir. Uygurlar, Buda’ya Burkan derler. Uygur Budizmi’ne / Türk Budizmi’ne bu yüzden Burkancılık denir; Burgan biçiminde de söylenir. Türklerin Budizm ile ilk ilişkileri Toba Türkleri’nin Çin’e saldırmasıyla başlamıştır. Tobalar’ın Budacılıkları Şamanlıkla karışıktır. Daha sonra Uygur Türkleri, Budizm’i benimsediler. Uygur Budacılığının en önemli ve ilginç yanı, hemen bütün Budist yapıtların Uygurcaya çevrilmesi ve özel Budacı terimlerin büyük bir titizlikle Türkçeleştirilmesidir (3).
Yararlanılan Kaynaklar
(1) Sibirya Araştırmaları, Ed. Emine Gürsoy-Naskoli, Simurg Kitapçılık, 1987.
Altay ve Altaylılar, Y. A. Pustogaçev.
(2) Dünya İnançları Sözlüğü, Orhan Hançerlioğlu, Remzi Kitabevi, 1993. Sayfa 25, 26.
(3) A.g.e., sayfa 92.
Leave A Reply