
Orta Amerika’da kakaonun sihirli olduğuna inanıldığından Mayalar’ın bir de kakao tanrısı varmış. Aztek kralları, bilgelik ve gücün kakao ağacının meyvesini yemekten geçtiğine inanır, fetihlerde güçlenmek için kakao tüketirlermiş. İspanyol Hernan Cortes (1485-1547), Meksika’ya ayak bastığında Aztek İmparatoru Moctezuma ona bu kutsal içecekten ikram etmiş. Daha sonra Cortes, Orta Amerika’da İspanya adına bir kakao çiftliği kurdurmuş ve 1528’de İspanya’ya da hediye olarak götürmüş. Ancak Kral V. Charles ve Kraliçe Portekizli İsabella kakaoya şeker ilave edilmesi gerektiğine karar verince çikolataya giden yolda bir adım atılmış. Yeni tada bayılan İspanyollar bu lezzeti, yüz yıl kadar devlet sırrı olarak saklamayı başarmışlar. İspanya Kralı III. Felipe’nin kızı Prenses Anne, Fransa Kralı XIII. Louis ile evlenince formül sır olmaktan çıkmış.
1828 yılında Hollandalı kimyager kakao yağını tohumdan ayıran bir makine icat edince toza dönüşen kakaoyu başka malzemelerle karıştırarak çikolata yapma imkanı doğmuş.
19. yüzyılda üç İngiliz firması, Avrupa’da çikolata patlaması yaşanmasına neden olmuş: Cadbury, Fry & Sons ve Rowntree.
Fry & Sons, yenilebilir katı çikolatayı üreterek önemli bir gelişmeye imza atmış. Ancak sesini iyi duyuramayan firma uzun ömürlü olamamış.
Cadbury, çikolatadan ilk Paskalya yumurtasını üretmiş.
Günümüzde dünyadaki kakao tohumu üretiminin %45’i Fildişi Sahili’nde gerçekleştiriliyor. Burada çalışanların %80’ini köle işçiler oluşturuyor. Yani dünya kakao üretiminin %36’sı köle işçiler tarafından yapılıyor.
Arkabahçe, Ebru Çaloğlu, Remzi Kitabevi, 2021. Sayfa 36, 37, 50-55.
Fotoğraf: Kakao ağacı meyvesi, Füsun Kavrakoğlu, Meksika, Chiapas Jungle, 1998.
Leave A Reply