
Fotoğraf: Ekrem Buğra Ekinci
- Osmanlı sansür uygulamasının, kapalı paket ve zarfları sahibinden izin almadan açıp, içeriği “muzır” ise alıkoyma uygulamasına ne zaman başladığı tam olarak bilinmiyor. Ancak bu işlemin Avrupa devletleri tarafından çeşitli şekillerde ama daima sert bir biçimde protesto edildiği biliniyor.
- 1890’ ların ortalarına gelinirken, yasaklamalarda sayı olarak büyük bir artış olmuş.
- İstanbul’un demiryolu ile Avrupa’ya bağlanmasıyla Osmanlı’nın muzır saydığı yayınların sayısı da artmıştı. Yayınları yasaklayarak toplumun bunlardan etkilenmesini engelleme yöntemi Abdülhamit rejimine özgü bir uygulama olmamakla beraber bu dönemde sansürün ağırlaştığı söylenebilir. Bu dönemde her türlü yayına karşı aşırı hassasiyet gösterilmiştir.
- “Halkın fikrini karıştırabilecek” gibi çok muğlak bir tanımla belirlenen yasaklamalar, dil bilmez, kültürü sınırlı, uluslararası oluşumlardan habersiz memur kadrolarını zora sokan ve korkutan bir uygulamaydı. Başına bir iş gelmesi korkusu ile memurların yasak kapsamını genişletmesi kaçınılmaz oldu. İsmini bir kez sansür listesinde gördüğü yazarın tüm kitaplarını dışlamak daha garantili bir işti.
- Hariciyenin, dahiliyenin, maarifin, gümrüğün, postanın sansürleri ayrı ayrı olduğu gibi, birinin çıkardığı emri ve uygulamayı diğeri bilmiyordu. Dışarıdan gelen gazeteler yabancı postalar aracılığıyla geliyor ve abonelere serbestçe dağıtılıyordu. Sansürün İstanbul’daki yabancı muhabirlere ve gazetelerine saldırması da kapitülasyonlardan ötürü mümkün değildi. Yasaklı kitapların yabancı uyrukluların işlettikleri kitapçılarda serbestçe satışı da kapitülasyonların koruması yüzünden güçlükle engellenebiliyor, hatta çoğunlukla engellenemiyordu. Yabancılar Osmanlı değerlendirmesini kabul etmiyor, tazminat talepleri gündeme geliyordu.
- Batılı yazarlar ve düşünürler gibi Osmanlı aydınlanma sürecinin öncüleri olan Şinasi, Namık Kemal, Şemsettin Sami, Ahmet Vefik Paşa, hatta Sultan’a hiç de karşı olmayan Ahmet Mithat ve Abdülhak Hamit de eserleri yasaklananlar arasındaydı. Halk edebiyatının bazı divanları bile yasaklıydı.
- Toplanan malzeme bugünkü Divanyolu üzerindeki Basın Müzesi’nde saklanıyordu. Muzır kitap ve evrak, bitişikteki Çemberlitaş Hamamı’ nın külhanında yakılıyordu.
Abdulhak Hamit, Abdülhamit rejimi, Ahmet Mithat, Ahmet Vefik Paşa, Basın Müzesi, Çemberlitaş Hamamı, kapitülasyonlar, Kitaplar, Namık Kemal, Osmanlı sansür uygulaması, Sansür, Şemsettin Sami, şiddet, Şinasi, Yasaklar ve Sansür Şiddeti, Yasaklı kitaplar
Leave A Reply