
Uluğ Bey Rasathanesi. 1424-1429 yılları arasında Semerkand’ın Kuhak tepesine yapılan rasathanenin bir zamanlar burçları olduğu ve duvarlarının resimlerle, çinilerle süslü olduğu bilinmektedir.
Rasathane 48 m çapında, 45 m yükseklikte, üç katlı bir yapı idi.
Fotoğraf: Füsun Kavrakoğlu

Güneşin ve ayın gözlemlenmesi için kullanılan dev sekstant için, gelmiş geçmiş en büyük gökbilim aygıtı denir. Sekstant kuzey-güney eksenindeydi. Yarısı zemine gömülmüştü. Günümüze ulaşan bu zemine gömülü parçadır. Doğu-batı ekseninde çok büyük bir güneş kadranı yer alıyor, sekstant bunun iğnesi işlevini görüyordu.
Uluğ Bey, hocası Kadızade Rumi’den başka Kaşan doğumlu Gıyasettin Cemşid al-Kaşi (1380-1429) ve Semerkand doğumlu Ali Kuşçu (1403-1474) gibi dönemin ünlü İslam bilginlerini kurduğu eğitim ve araştırma kurumlarında toplamıştır. Kendisi de gözlemlere katılmıştır. Semerkand rasathanesinde Uluğ Bey ile birlikte çalışmış gökbilimcilerin ortak eseri olan, önce Farsça yazılmış, sonra Arapça ve Türkçe ’ye çevrilmiş olan cetveller zaman bölümlemeleri, uygulamalı gökbilim, gezegenler kuramı ve astroloji bölümlerinden oluşur.
Gözlemlerin sonuçları Küregen Cetvelleri ’ne kaydedilmişti. Uluğ Bey, bu Cetvellerin giriş bölümünde Kuran’dan şu ayete yer vermiştir: “Bıraktığımız izler ne olduğumuzu gösterir.”
Uluğ Bey, 30 yıllık gözlemlerin ardından uzun süredir izlemeyi seçtiği, uğursuzluğu ile tanınan Satürn’ün, kendi çevresinde dönmesinin tam süresini saptayarak cetvelleri tamamlama olanağını buldu. Uluğ Bey’in adını taşıyan Semerkand Rasathanesi’nde Zic-i Uluğ Bey kataloğunun hazırlanması ile 1018 yıldızın gökyüzündeki konumları tespit edilmiş; tutulma dönemlerini öngörmek için hesap yöntemleri geliştirilmiştir.
Fotoğraf: Füsun Kavrakoğlu

Uluğ Bey’in Gökbilim Cetvellerinin (Zic-i Ulugi) tamamlanmasına yardım eden Alaeddin Ali ibn Muhammed Kuşi veya Ali Kuşçu (1403-1474), Uluğ Bey öldürüldükten sonra bu değerli derlemeyi kurtarıp, Tebriz’e, Akkoyunlu sultanı Uzun Hasan’ın yanına sığınmış; bu sultan da onu Fatih Sultan Mehmet’in yanına İstanbul’a göndermişti. Ali Kuşçu, birkaç yıl sonra İstanbul’da ölmüştü.
Ali Kuşçu’yu Fatih Sultan Mehmet’e Cetvelleri teslim ederken tasvir eden Osmanlı minyatürü.
Fotoğraf:muhend1sbey.wordpress.com
- Uluğ Bey öldürüldükten sonra rasathane, “içindeki 40 cini kovmak için” yıkılır. Ali Kuşçu 1449’da Konstantinopolis’e kaçar. Uluğ Bey’in yıldız haritası orada yayınlanır. Fetih sonrası Ali Kuşçu’nun Cetvelleri Fatih Sultan Mehmet’e takdim ettiği düşünülür. Ali Kuşçu’nun İstanbul’a ne zaman vardığı bilgisinin net olmadığı açıktır. Bu haritanın detayları Avrupa’ya ulaşmış, Latince ’ye çevrilmiş ve 17. yüzyıl sonuna kadar Avrupa üniversitelerinde kullanılmıştır.
- Uluğ Bey rasathanesinden önce:
8. yüzyılın ortasında Abbasi Halifesi el-Mem’un Bağdat’ta;
İlk Büyük Selçuklu sultanı Melikşah (1055-1092), Ömer Hayyam’ın (1048-1131) da çalıştığı İsfahan’da;
1259 yılında, Cengiz Han’ın torunu ve İlhanlı hanedanının kurucusu Hülagu Han’ın emriyle kurulmuş olan, Doğu Azerbaycan’daki ünlü Meraga rasathanesini sayabiliriz. Uluğ Bey’in Meraga rasathanesini küçük yaşta ziyaret ettiği düşünülüyor. - Uluğ Bey döneminde tezhipli gökbilim yazmaları da kopya edilmiştir.
- Aydaki tepelerden birine Uluğ Bey’in adı verilmiştir.
Leave A Reply