İngiliz Doğu Hindistan Kumpanyası 1750’lerde Bengal’i şiddet kullanarak ele geçirdi, örgütlü yağma gerçekleşti, tedarikçiler ezildi, açık savaşlar patlak verdi. Karadaki müstahkem mevkileri ve kaleleri ile elinde kılıçla ticaret yapmanın keyfini sürdü. Doğu Hindistan Kumpanyası eliyle Britanya’nın Hindistan’da yarattığı ekonomik şiddetin boyutları (fakir dokumacılara para cezası kesme, hapsetme, kamçılama, bir yere bağlama, zorla iplik eğirmekten kurtulabilmek için kendi parmaklarını kopartmak zorunda kalanlar gibi) kayıtlara geçmiştir. 120 yıllık Britanya hükümranlığında yaşanan 34 açlık felaketi olmuştur (önceki 2000 yılda sadece 17 kıtlık kayıtlara geçmiştir). Mughal İmparatorluğu, vergi gelirlerini su depolanması için tahsis ederek üretimi artırmış, açlık baş gösterdiğinde yiyecek ihracatına ambargo koymuş, vurgunculuk karşıtı fiyat politikası izlemiş, vergi tahsilatını gevşetmiş, ücretsiz yiyecek dağıtımı yapmıştı. Doğu Hindistan Kumpanyası, Babürlü kamusal düzeni ve yatırım sistemini terk ederek büyük felaketlere neden olmuştur.
Dünyayı Değiştiren Şirket, Nick Robins, h2o Kitap, 2017.

Security Fence, Liza Lou, 2005.
Oda büyüklüğüne ulaşan yerleştirmeler ve heykeller yapan ABD’li sanatçı, genellikle aşina olduğumuz biçimleri çelik, ahşap, papier-mâché ve fiberglas malzeme ile kurup, üzerlerini inanılmaz bir emekle boncukla kaplıyor. Eserleri, ‘aşırı gerçekdışı’ olarak nitelendirilmiştir. Kullandığı boncuk boyutlarının küçüklüğü ile Zaman’ı da kullandığı malzemeye ve sanatına dahil etmekte. 2005 senesinde yaptığı Güvenlik Çiti adını verdiği yerleştirmesi, büyük boy boş bir kafes. Ama biz zihnimizde onu dolduruyoruz. Sanatçının işleri gerek estetik değeri gerekse yapımında harcanmış olan emeğin idrak edilmesiyle çarpıcı bir etki yaratıyor.
Fotoğraf: White Cube
Oksijen gazetesinde okuduğum bir yazıda Slavoj Zizek, Gina Prince-Bythewood’un yönettiği Kadın Kral (The Woman King) filmi hakkında yazarken “Beyaz köle tacirleri Afrika topraklarına nadiren ayak bastı çünkü ayrıcalıklı Afrikalılar gereken yeni köle arzını sağlıyordu. Köle ticareti sadece Batı Afrika’da değil kıtanın doğusunda da yaygındı. Araplar milyonlarca kişiyi köleleştirmiş ve süreç Batı’dakinden daha uzun ömürlü olmuştu. Suudi Arabistan’da kölelik ancak 1962 yılında resmen kaldırıldı…..İslam’ın kölelere manevi azatlık verdiği; Batı’daki seks amaçlı ilişkiye karşı İslam’da cariyeyi efendisine bağlayan temiz ve manevi bağlardan söz edildiğini” not düşerek ilgimi çekmişti.
Leave A Reply