Kabaca söylersek, hikaye anlık bir olay anlatır, roman ise uzun bir süreci.
Hikayenin iki ana türü olduğunu söyleyebiliriz: Guy de Maupassant türü ile Çehov türü.
Fransız edebiyatında Romantik dönemde roman gözde iken, Gerçekçilik akımı ile, Maupassant (1850-1893) ile hikaye parlamıştır.
Guy de Maupassant türü hikaye, planı itibariyle okuyucuyu yavaş yavaş hazırlayıp sürpriz bir son ile biter.
Çehov türü hikaye, durum hikayesidir. Olay olmaz. Olaya değinir ama olayı anlatmaz. Bir durum, bir hassasiyet belirtir; giriş, gelişme, sonuç olmaz.
İlk hikayemiz, 1873 yılında Emin Nihat tarafından yazılan Müsameretname’dir. Binbir Gece Masalları’na benzer.
Tanzimat Devri’nde Ahmet Mithat Efendi’nin hikayeleri dergilerde tefrika edilir ama, eğitmek için yazar, nasihat verir, Batılı anlamda hikayeci sayılmaz.
Ömer Seyfettin basit bir dil ile, giriş, gelişme, sonuç bölümleri olan, toplumsal konulara değinen çeşitli hikayeler yazarak milli edebiyatın dönüm noktası oldu.
Bizde Sabahattin Ali, Maupassant türünde, Sait Faik Çehov türünde hikaye yazar.
Modernist hikaye, parçalı hikayedir. Giriş, gelişme, sonuç vardır ama sırasıyla verilmez. Bazen kahraman yoktur. Parçalı hikayede parçaların toplamı, bütünden büyüktür.
Yararlanılan Kaynak
Nükhet Hızıroğlu Türk Edebiyatı Seminer Notları
Leave A Reply